GÜNÜMÜZ İNSANI OSMANLIYI NEKADAR TANIYOR

"Düşünebilen bir nesil yaratmak ve düşüncelerimizi özgürce paylaşmak için" burada buluşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı, Özgür Hasan Altuncu

Mesajgönderen Ahmet Cemal Durgun » Cmt Şub 16, 2008 4:50 pm

Benumle hala uğraşabilursun Hasret Ağabey.... :D

Bu arada geçenlerde Ankara Devlet Tiyatrosu'nun Giordano Bruno adlı oyununa gittim. Kendisi 1600 yılında Roma Engizisyonu tarafından yakılarak ölüme mahkum edilmişti. Sırf o dönemin kilisesinden farklı düşündüğü için. Ve tam yakılışından 289 yıl sonra yakıldığı meydana heykeli dikildi büyük bir törenle.

Biliyorum verdiğim bu örnek biraz abartılı ama halen daha insanlar diğerlerinden farklı düşündükleri için hemen, öylesine kolay fişlenebiliyor ve afaroz edilebiliyorlarsa çok da garipsemyorum böyle örnekler vermeyi. Çok mu zor Bülent Abi'nin bu başlığın başında söylediklerini yapmak ya da yapmaya çalışmak? Düşüncesine katılsak da katılmasak da (ki bu konuda birçok noktada Emel Ayal'a katılmıyorum ama elbette diğerlerine de katılmadığım bir sürü nokta var) çok mu zor sağduyu ve sabırla karşıdaki insanı dinlemek? Çok mu zor uygarca tartışmak ve mümkün olan en büyük ortak paydada buluşmak? Neden insanlar ötekine ve antitezine bu kadar yabancı ve öfkeli? Neden insanların düşünceye ve düşünene öfkesi? Ve çok mu zor bu öfkeyle başa çıkmak ya da onla savaşmak? Çok mu zor?

Amaan hadi canım sen de... 15 yıl önce 37 insanı da yakan biz değilmiydik zaten?

Saygılarımla...
Ahmet Cemal Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 108
Kayıt: Sal Kas 22, 2005 4:01 pm
Konum: Tempe/Arizona/ABD

Mesajgönderen Ahmet Hamdi Kama » Cmt Şub 16, 2008 11:07 pm

doğrusu yazılanları bir zamanlar zevkle okuyordum....
..elimden geldiği kadarıyla yazmaya çalışiyordum...
...bazan moralım bozulsada yine yazmaya devam etceğım..
...
Osmanlı Devletinin 14 milyon kilometre kareye yayılan dört kıtadaki coğrafyasında çeşitli inanç ve soydan çok sayıda insanı bir araya getirebilmesi ve bu milletleri 623 yıl bir arada tutarak varlığını devam ettirebilmesi elbette ki kainat çapında ve dünya tarihînde emsalî görülmemiş bir hadisedir.

Onun haricindeki hemen bütün devletler yeryüzünde yıkım, yağma ve talanla zengin olurken; Osmanlının gelişimi, adaleti, ilmi, kültürü sanatı ve asaleti bu gün bile hala anlaşılamamış bulunmaktadır.

Mimarlık sanatı eserlerinin baş yapıtları olan salatin camilerînden taş köprülere, kale ve Kervansaraylardan kuş evlerine kadar nice müstesna eserin vücuda getirildiği yüzlerce yıllık bu dönem; insanlığın geldiği ince zevkin ve asaletin zirveye ulaştığı bîr zaman dilimidir

Osmanlı insanını dört kıtada 623 yıl hükümran eden ve ayakta tutan sırlar nelerdir
bunu anlamak yeterli sanırım....
Osmanlıyı tanımak,onun eserlerini incelemek, bu zengin kültür ve sanat mirasını anlamak demektir.

Bugün düşen bir taşını dahi yerine koyamadığımız, bakım ve onarımını dahi doğru dürüst yapamadığımız, hatta taklit etmeyi bile beceremediğimiz bu eserler; ancak ilahî yardımlarla ve semavî ilhamlarla ortaya konabilmişlerdir.
Onların bizim hala anlayamadığımız bu Değerlerine ancak müzayedeler paha biçmekte ve onları gerçek sahiplerinden alıp vatanlarından çok uzaklara götürmekteler.

Oysa bizler bugün bütün bunları anlamaktan ve o semavi yardımlara iltifatlara vb. hikmetlere mahzar olmaktan çok ama çok uzağız
Bugün Avrupa’ya veya Hıristiyan alemine çok şiddetli bir bağlılık kesbedenler kendi milletinin tarihine derin bir nefret duygusuyla hareket ederek
Yine kendî haysiyetlerîni yerle bîr eden hayırsız evlatlardır,

Allah'ın emir ve yasaklarına uyarak yaşamayı şiar edinen bu garip medeniyetin insanları; elbette ki bugün torunları tarafından unutulmayı ve horlanmayı asla hak etmemîşlerdir.
Osmanlı'ya, bilhassa padişahlara yapılan iftiralara milli vicdandaki üzüntü ve tepkisine her zaman tercüman olmaya çalışmalıyız. çünkü onlar hayır ve hasenat medeniyetinin aziz insanlarıdır.

Allah cc onlara İslam’ın bayraktarlığı unvanını ve nice zahirleri nasibe imiştir.
Yüksek ahlakın ve faziletin temsilcileri olan İslam terbiyesi ve görgüsüyle yetişmiş atalarımızın bugün bizler maalesef bir devamı olamadık.
....burada kimsenin bilgisin az yada çok olduğunu sorgulamak adına bir şeyler yazmiyoruz.ancak konuların mahiyeti acısından kendi alanlarında uzmanlık isteyen meselere daha anlayışlı yaklaşmanın doğruluğunu düşüniyorum..
...ben bir tarihçi değilim..ancak üniversite yıllarında sanat tarihi .ve genel türk tarihi dersleri almamın ışığında bu meselelerle iligili düşüncelerimi paylaşmak ıstetim...
...
....netiçe olarak fazla lafa gerekyok...şu sözle bitirmek yeterli sanırım..

....((''Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken,
keşfe gönderdiği askerlerden biri gelip telaşla :
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz;.)))
En son Ahmet Hamdi Kama tarafından Pzr Şub 17, 2008 12:00 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 4 kere düzenlendi.
Ahmet Hamdi Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 386
Kayıt: Cmt Oca 20, 2007 9:28 pm
Konum: SAMSUN/MERKEZ

Mesajgönderen Ahmet Hamdi Kama » Pzr Şub 17, 2008 11:12 am

...bülent diyor...
...Ama Emel'i ayrı bir zevkle okuyorum. Zeka desen süper, duygusallık yok ama mantık mükemmel, kızmak yok, espri çok ama hepsinden önemlisi bu kız tam bir delikanlı

Her zaman derim Tunceli de solcu olmak kolay zor olan yürek isteyen, fedakarlık isteyen sağcı olmak, tersi Bayburtta da sağcı olmak uyanıkların işi, solcu olmak delikanlılık. Emel de Kamalinin en delikanlısı hatta köyün
....
...hoşuma gitti
bizim mahhalleden olması....
belki bizde feyizlenır doğruları buluruz bellimi olur.....
.
Ahmet Hamdi Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 386
Kayıt: Cmt Oca 20, 2007 9:28 pm
Konum: SAMSUN/MERKEZ

Mesajgönderen İlkay Durgun » Pzr Şub 17, 2008 1:32 pm

Osmanlı ; "Rahat bırakın beni uleeeeyn! siz kendinize bakın,kendi zamanınızı izleyin,kendi döneminizin zalim imparatorluklarını konuşun,bu zalimler karşısındaki yenilmişliğinizden utanın" diyecek nerdeyse, tarihin derinliklerinden bir ses verebilse... :wink:

Herkes ideolojik saplantısının,yada tutsaklığının içinden bakarak tarih okuması yapıyor.Aslında çoğunluklada okumadan.

Daha önce da yazdığım gibi,osmanlıyı övmek yada yermek ne demek.Osmanlının umurunda mı bu.O ömrünü tamamladı ve yok artık.Ama osmanlının ömrüne bakarak çok ciddi sosyolojik,ekonomik,siyasi bilgiler edinebiliriz.Tarih insanlığın bilinç altıdır.Bilgi birikimidir.Bu güne kadar ulaşmış hiç bir değer yok ki, tarihin o bilge ışığından faydalanmamış olsun.

Ben mesela sormak isterim;osmanlının o büyük ailesi _dede,baba,çocuk hatta kardeş çocukları _ bugünün çekirdek ailesine oranla toplumsal yaşama katkısı nedir,bireye,demokrasiye,dayanışmaya,insan gelişimine,ruh sağlığımıza,yabancılaşmaya,hümanizme katkısı nedir.? Toplumun bu en küçük grubunun giderek daha da atomize hal alması, bizden mesela neleri aldı? ön yargılı olmayalım neleri kazandırdı? sorusunu da soralım.

Mesela altıyüzyıl süren bir imparatorlukta bin çeşit kavmin,bin çeşit mezhebin sokakta,çarşıda kız alıp kız vermede,aşkda meşkte,mimaride,şehircilikte ortak değerler üretmesinin sırrı neydi? bu kardeşleşmenin hamuru neydi?coğrafya mı ,islam mı? anadolunun o çok kavimli bin yıllık geçmişi mi?

Osmanlıda neden bu kadar çok isyan olmuştur.Bu isyanların karakterleri neydi.Osmanlı bu isyanlarla nasıl başetti,hangi politikaları uyguladı,ne sonuçlar aldı.Bunların incelenmesi cumhuriyet dönemi isyanlarını anlamamıza ve çözmemize katkısı ne olur?

Gibi herkes benzer sorular sormalı,bunları tarihin derinliklerinde araştırıp bulmalı ve gözümüze sokmalıdır.Ancak;Bugün çok az olan butür bilimsel çalışmalar yerine, tarihi övgü ve yergi olarak ele alıp,kendi bugünki ideolojimize payanda yapıyoruz.Oysa bu payanda hep eğreti durur.Yergiside,övgüsüde.

İlber Ortaylı bir televizyon programında şöyle diyordu"osmanlı üzerine o kadar çok bilgi belge varki hepsi üzerinde bırakın çalışmaya,derlemeye ve toplamaya bile malesef başlayamadık.Daha hiç dokunmadığımız belgeler ,bilgiler var."

Yazık.Seksen yıllık cumhuriyetimiz, onlarca üniversitemiz var ama biz o övündüğümüz yada yerdiğimiz tarihimiz hakkında henüz herşeyi bilmiyoruz.İlgilenmiyoruz.Spekülasyonlar yaparak,ideolojik çıkarımlar yaparak,kulaktan dolma bilgilerle, büyük ama hayali,haksız,vahşi bir tarih tartışmasını yapmasını seviyoruz.Tarihi boş zamanlarımızda, çekirdek çitleyip geyik malzemesi yapmayı seviyoruz.Tarih bizim kuruyemişimiz değildir.

Onca ünivesite,onların tarih bölümleri,tarih kurumu; bilimden uzak ,ideolojik kavganın mermileri olarak görüyor tarihi.

Nediyim ...Allah bize tarihin o bilge sabrını,aklını versin...

Muhabbetle...
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Pzr Şub 17, 2008 2:27 pm

Eğer büyük büyük büyük dedeniz sarayda padişah değildi ise Osmanlıcı olmak zorunda değilsiniz. Öncelikle iktidarın ve hükmün babadan oğula geçtiği bir sistemi kutsamak ve o sistemin padişahlarını baş tacı etmek akla mantığa ve vicdana sığabilecek bir davranış değil. Yaptıkları, yetenekleri ve tarihsel misyonu ile değerlendirmek şüphesiz doğru olandır. İktidar ve hüküm babadan oğula geçiyor diye yerin dibine sokmak ya da sokmaya çalışmak da tarih penceresine başaşağı bakmak demektir. Her tarihsel olgu kendi döneminin gerçekleri ışığında değerlendirilmek durumundadır bugünün gerçekleri ile değil. Osman Bey'i şehrin sokaklarında elektrik lambası kullanmadı diye alaya almaya çalışan kişi ne kadar komik duruma düşecekse onu bugünün olguları ile tartmaya çalışanlar da aynı komedide rol almış olacaklar. Keza onun yaptıkları ve yapmadıklarında semavi şeyler arayanlar da. Tarih tarihtir, öznesi ve nesnesi insandır, zamanı kendi zamanıdır. Ne nesne ne özne ve ne de zaman ile oynanabilir.
Çeşitli inanç ve soydan insanları geniş bir coğrafyda bir araya getirebilme olayına tarih sözlüğünde imparatorluk deniyor zaten. Tüm imparatorluklar bu yeteneğe sahip oldukları için imparatorluk olabilmişler. Bunu sadece bizimkilere özel bir yetenek addetmek sadece saf bir iyi niyet oluyor. Hele hele Osmanlı'nın bunu yıkım, yağma ve zulüm yapmadan sağladığını iddia etmek, peh ki peh. Osmanlı zulmün ve yıkımın esasını hem de ilk önce bizzat Türklere yapmıştır, hatta bunu yapabildiği için imparatorluk olabilmiştir. Kadın çoluk çocuk yüzbinlerce Türk bir kalemde kellelerini Osmanlı'nın devşirme vezirlerinin ellerine teslim etmiş bulunuyorlar. Bu tarihsel bir olgudur ve osmanlı vakanüisleri bunu ballandıra ballandıra sayfalarca yazmış bulunuyorlar, değiştirmeye gücümüz yetmez. Olayın esası da şudur: Orta Asya'da kadın erkek silahlı başka toplulukları yağma ederek yaşayan Türkmen boylarına, anadolu'ya geldiklerinde, Osmanlı toprağa yerleşmeyi emir buyurmuştur. Yağmaya son verecektir, toprağa yerleşecektir, ekin ekecek vergisini verecek ve devleti büyütecektir. Binlerce yıldır at üstünde yağma eyleyen Türkmen'e yapılabilecek en büyük küfür. Şüphesiz direnecektir Türkmen ve ama tarih tekerleğinin önünde durulmaz şüphesiz ezilecektir. Osmanlı devleti'nin ordusunu Türk olmayan unsurlardan oluşturmasının sebebi de budur. Türkmen'i Türkmen kırmaz. NizmülMülk'ün Siyasetname'si dönemin bilimsel ve gerçekçi değerlendirmesini sunar, henüz okumamış arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim. Osmanlı'dan önce kaleme alınmıştır ama Osmanlı'nın yol haritasıdır. O haritaya (yani dönemin gerçeklerine) uyduğu için imparatorluk olabilmiştir. Osmanlı'nın yaptığı anadolu'daki göçebe yağma sistemine son vermesi, toprak hukukunu hayata geçirmesi, ticaretin ve ekin ekmenin önündeki engelleri (yağmacı Türkmenleri vs..) ortadan kaldırmasıdır, elbette kendi payını alma karşılığında. Bunu başardığı için farklı etnisitelerden topluluklar gönüllü olarak Osmanlı boyunduruğuna geçmişlerdir. Silah zoru ile toprağa yerleştirilen Türkmenler göçebe hayatlarının dinsel ve kültürel ritüellerini kendilerine kanla sunulan yeni düzen ve yeni din (İslam) altında ama gizlice yaşayarak ama İslam'la İslam öncesi ritüelleri kaynaştırarak devam ettiregelmişlerdir. Alevilik denilen şey esas olarak budur, biraz İslam ama çokca İslam öncesi.
Tarih okuması taraf olmak için yapılmaz. Geçmişi anlamak bugünü anlamaya da yardımcı olacağı için değerlidir. Futbol takımı tutar gibi ben Osmanlıcı'yım kardeşim iyi ki asmış kesmiş demenin tarihe bir katkısı olmayacağı-değiştiremeyeceği gibi kişinin kendisine de olmayacak. Keza ben Türkmen'den yanayım demek de bir şey ifade etmiyor. Aslolan neyin neden olduğunu anlamaktır. Tarihsel perspektifle bakarsanız o dönem için ilerici olan tarih tekerleğini ileriye döndürmeye çalışan Osmanlı'dır. Kanunsuz bir anarşinin hükmettiği anadolu topraklarına kanun ve düzen getirmiş, ticaretin önünü açmış, bilimsel kültürel gelişmenin tüm kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Osmanlı'da iyi bir şeyler arayanlar da kötü bir şeyler arayanlar da çokca malzeme bulabilirler. Sonuç olarak bir devlettir ve tüm diğer devletler gibi zor aygıtı üzerine kuruludur. Ama bu eksende bir tartışmanın kime ne faydası olacağı önemli bir soru işareti.
Sonuç olarak şucuyum ya da bucuyum gibi bir tarih değerlendirmesi yerine ne ne için nasıl sorularını soran bunlara aldığı cevapları bugünün gerçeklerini tartarken değerlendiren bir tarih değerlendirmeciliği. Aslolan budur.
Selamlar...
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Emel Ayal » Cum Şub 22, 2008 8:31 am

3. ordunun 9. kolordunun 9. tümenin 17. alayın 1. taburun 3. bölüğündeyken ferhat dedem
atatürk karargahlarına teftişe gelmiş her bölük atatürkün önünden marş söyleyerek geçecekmiş dedem de onbaşı askerleriyle geçerken şu dörtlüğü söylemiş
karavunam kalay değil
taburumuz alay değil
çok konuşma kemal paşa
bu askerlik kolay değil

dedemin sık sık anlattığı bi askerlik anısıydı bu

bunu şimdi neden anlattım derseniz

belki bazan yazarken sınırı geçiyorumdur belki!
ama yazdıklarıma aldığım tepkiyi gerçekten anlamıyorum
daha öncede söylemiştim osmanlı padişahları insandı peygamber değillerdi günahsız değillerdi elbette elbette sevapsız da değillerdi
yani onlara söz söyletmemenin anlamını anlmış değilim hala
ki herşey hakkında söz söylenebilmeli herşey konuşulabilmeli herşey sorgulanabilmeli kanımca
dedem bu anısını anlatırdı ya benim gözümde dedem bi kahramandı
yanlış anlamayın atatürke söylediği söz yüzünden değil ama gerçek durumu böyle pervasız dile getirebildiği için
ben de dedemin torunuyum ya sanırım kusurum bu:)
Kullanıcı avatarı
Emel Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 790
Kayıt: Pzt Nis 17, 2006 12:46 pm
Konum: İzmir

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Cum Şub 22, 2008 9:34 am

bak bak bak şimdi de Kemal paşa 'ya laf diyecem ama bu çoğusunun zoruna gitmeyeceğinden o kadar sorun olmaz
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Emel Ayal » Cum Şub 22, 2008 10:08 am

BU MARŞI SÖYLEDİKTEN SONRA ORTALIK BİRAZ KARIŞMIŞ
DEDEMİ ATATÜRKÜN HUZURUNA ÇIKARMIŞLAR TEKRAR SÖYLE O MARŞI DEMİŞ ATATÜRK
DEDEMDE
KARAVUNAM KALAY DEĞİL
TABURUMUZ ALAY DEĞİL
ÇOK UZATMA KEMAL PAŞA
BU ASKERLİK KOLAY DEĞİL
DİYE TEKRAR ETMİŞ
KONUŞMA YERİNE UZATMA DEMİŞ
NEYSE CEZA ALMAMIŞ AMA ATATÜRK ASKERLİĞİ BİTENE KADAR BÖLÜKLERİNDE KONUŞMA VE UZATMA KELİMELERİNİ YASAKLAMIŞ:))
Kullanıcı avatarı
Emel Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 790
Kayıt: Pzt Nis 17, 2006 12:46 pm
Konum: İzmir

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Cum Şub 22, 2008 3:50 pm

"diyecen" demek isterken "diyecem" yazmışım yukarda, anlaşılmakta güçlük yaratabilir diye düzelteyim dedim
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Ahmet Hamdi Kama » Cum Şub 22, 2008 5:06 pm

.............
...cevap anlamında yazmak istemiyorum...
...ancak bülent in ifadesine doğrusu pek anlamda veremedim...
...yani kemal atatürk e kötü deyince insanların kayıtsız kalabileceği imasi bence yanlış bir yaklaşım...
...
....bu sitete yazanların en azından ATATÜRKLE ilgili bir sıkıntılsı olan birisi olduğuna inanmiyorum....
....merak ettim..acaba emelin yazdığını ben,veya bir başkası yazmış olsaydı nasıl bir tepki verirdin...
....selamlar
Ahmet Hamdi Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 386
Kayıt: Cmt Oca 20, 2007 9:28 pm
Konum: SAMSUN/MERKEZ

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Pzr Şub 24, 2008 12:25 pm

merak etmene gerek yok Ahmet,aynen bildiğin gibi :D EMel in yazdığını kim yazarsa yazanın niyetini ve bakışını bildiğimden ona göre değerlendiririm
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Caner Kama » Pzt Mar 24, 2008 1:38 am

osmanlı abd midir?
osmanlı hanedanları türk değil midir?

konuda çok güzel yorum yazanlar var, çok beğendim gerçektende; öncelikle osmanlı bir abd değildir tabiki....çünkü iki ülke farklı bir sosyo-kültürel yapıya sahip; ekonomik anlayışları farklı.... bugün abd geçen yüzyılın ingilteresini temsil ediyor yani bu iki ülke kültürel ve ekonomik açıdan benzer ülkeler kullandıkları araçlar farklı ama amaçları aynı şüphesiz. osmanlının abd olabilmesi için diğer bütün şartları eşit kabul etsek bile ekonomik açıdan sanayi inkılabını gerçekleştirmemiş bir tarım toplumu olduğunu bilmemiz lazım. neden peki savaşlar yaptı? sorusu son derece mantıksız bir soru, eğer o gün o savaşlar olamasaydı belkide anadoluda farklı bir kültür olacaktı farklı bir dil konusacaktık....savaşlar kimi zaman ticaret yolu için kimi zaman tehdit algılamaları nedeniyle olmuştur......kimse zevk için her yıl bugünün parasıyla milyarlarca doları ve binlerce askerini telef ettirmezdi..
....bu arada osmanlıyı gözümüzde fazla büyütmeye gerek yok çünkü osmanlının elini masaya vurup kırdığı zaman kanuni dönemi ile sınırlıdır, onun haricinde şu an aklıma öyle büyük bir siyasi üstünlük devri gelmiyor......
......ayrıca şöyle bir örnek vereyim; macaristan yaklaşık 150 yıl osmanlı hakimiyetinde yaşamıştır.bugün macar tarihçiler yaptıkları hesaplamalarda macaristandan osmanlı hazinesine giden vergilerin yıllık ortalamasını alıp osmanlıların macaristanda yaptırdıkları yapıların maliyetiyle karşılaştırdıklarında osmanlının buraya yatırımının maliyetinin aldığı vergilerden daha fazla olduğunu gördüler; bence bu hiçbir sömürge devletinin yapmaya tenezzül etmediği birşey.....şunu da belirteyim osmanlı balkanlara ve avrupaya özel önem vermiş buralarda vakıfçılığı teşvik etmiştir, bunun günümüzde de örneklerini görüyoruz bulgarlar,yunanlar,sırplar hala osmanlıdan kalma eserleri tahrif ediyorlar ama bitiremediler, demek ki ne çok eser bırakılmış hesap edin...özellikle bosnadaki mostar köprüsüne değinmeden geçilmez en güzel abidevi örnek işte yıkıldıktan sonra osmanlının torunları anadoludan kalkıp tekrar o köprüyü kurdular....
..
....hanedanın türklük meselesine gelince, burada ırki bir yaklaşım çok yanlış evet eğer öyle olsaydı burada yazıyı yazan çekik gözlü birilerini göremiyorum? atatürk zamanında sümerlerin türk kabul edilmesi, hunların,iskitlerin türk oldukları niçin iddia ediliyor? avrupa hunları hele türkçe konuştukları için türk kabul ediliyor ama belki gerçekte moğol veya cermen ağırlıklıydılar bunu bilemeyiz yazılı begelerde türkçe isim ve kelimelerden onların türk olduklarını anlıyoruz, ha keza sümerler,iskitler de aynı şekilde türk oldukları kabul ediliyor.....yani burada önemli olan genler değil aldığı kültür, hem türk olmasalar ne olur?
osmanlı denilince aklınıza topkapı sarayı mı geliyor? benim aklıma o aile hakimiyeti altında yaşamış türk,rum,ermeni,gürcü,arap,arnavut,kürt,acem,rus,sırp,italyan.....vs. geliyor.....osmanlı kelimesini saraydan ibaret görenlerin bu geniş perspektiften bakmalarını öneririm......
....lafı çok uzattım sabrınız için teşekkürler
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Önceki

Dön DÜŞÜNCE PLATFORMU

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir

cron