gönderen Mahir Maraşoğlu » Prş Kas 02, 2006 10:11 am
Yukarıda da belirttiğini gibi ermeni sorununa istinaden yapmış olduğum ve ilk olarak İstanbulda Sayın Emin AYAN'ın sayesinde kısmen okuma fırsatını bulduğum Ermeni Taşnak Partisinin yapmış olduğu toplantı notları ile ilgili olarak kısa bir araştırma neticesinde aşağıda hazırlanan özet rapora ulaşabildim.İlginizi çekeceğine inandığım bu yazıda ermeni sorunu tamamen İlk ermeni Başbakanı tarafından itiraf edilmektedir.
Sözü edilen bu kitap Ermenistan'nın ilk Başbakanı Kaçaznuni'nin 1923'te
parti konferansında sunduğu tebliğ metni olarak Mehmet Perinçek tarafından
Rus arşivlerinde bulunmuş ve Kaynak Yayınları tarafından kitap olarak
yayınlanmıştır. Bildiğim kadarı ile su anda İngilizce ve Fransızca olarak ta
yayınlanmış, Almanca çevirisi de bitirilmiş olabilir. Daha bir kaç dile
çevrileceğini de biliyorum. Hatta İsçi Partisi bu kitabi Avrupa'da
parlamenterlere gönderiyor. Umarım devlette ya da sivil toplum örgütlerinde
birileri akıl eder de böyle bir kitabı her dilde çevirip tüm dünya yayın
organlarına, AB meclisi üyelerinin ev adreslerine, sivil toplum
kuruluşlarına, kitapçılara, kütüphanelere gönderirler. Önemli olan dünyanın
bilmesi.
Türklere biz savaş açtık
Burhaneddin AYDIN 11/09/2006
ERZİNCAN (İHA) - Uluslararası faaliyet gösteren Ermeni lobilerinin sözde
soykırım iddiaları, Ermenistan'ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni tarafından
yalanlandı. Kaçaznuni'nin 1923 yılında Bükreş'te yapılan Ermeni meselesi ile
ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu rapor gerçekleri bütün
çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Kaçaznuni'nin Osmanlı döneminde
yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan rapor, Türk Hava Kurumu (THK)
tarafından Rusça'dan Türkçe'ye tercüme edilerek kitap haline getirildi.
Kitapta yer alan bilgiler Türkler'in Ermeni soykırımı yaptığı iddialarını
kesin bir dille yalanlarken, kitap Türkiye genelindeki bütün kütüphanelere
ulaştırıldı. Kaçaznuni'nin yakın tarihe ışık tutan belge niteliğinde
sözlerinin yer aldığı kitap, Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı
nasıl bir ihanet içinde olduklarını da gözler önüne serdi. Yıllarca sözde
soykırıma uğradıklarını iddia eden ve dünya kamuoyunu baskı altına almaya
çalışan Ermenilerin bütün tezlerini çürüten ilk başbakanları, 128 sayfalık
raporunda şu çarpıcı ifadelere veriyor:
Operasyona katıldık
1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı
dönemde, Güney Kafkasya'da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni
gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı. Sadece birkaç hafta içerisinde
Ermeni devrimci Taşnaksutyun Partisi hem bu birliklerin kurulmasına hem de
Türkiye'ye karşı gerçekleştirdikleri askerî operasyonlara aktif biçimde
katıldı.
Barışı sabote ettik
Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık
hepimiz Türkler'in düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık.
Türkiye'den 'denizden denize Ermenistan' talep etmekteydik. İtilaf
devletlerinin ordularını Türkiye'ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin
etmeleri için Avrupa ve Amerika'ya resmî çağrılar yaptık. Nihayet şu da var
ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler'le savaştık. Öldük ve
öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?
Gerçekleri göremedik
Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya'ya bağlandık. Tehcir
doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz.
Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız
büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması
gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize
vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiç bir zaman devlet
olamadık. Türkiye Ermenistan'ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı
gerçeğini göremedik.
Aklımız dumanlanmıştı
Biz Ermeniler kayıtsız şartsız Rusya'ya yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir
gerekçe yokken zafer havasına kapılmıştık. Sadakatimiz, çalışmalarımız ve
yardımlarımız karşılığında Çar hükümetinin Ermenistan'ın bağımsızlığını bize
armağan edeceğinden emindik. Aklımız dumanlanmıştı. Biz kendi isteklerimizi
başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin sözlerine büyük önem vererek,
kendimize yaptığımız hipnozun etkisiyle, gerçekleri anlayamadık ve hayallere
kapıldık.
Türkler doğru yaptı
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tâbi
tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını
gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Bu yöntem en kesin ve uygun
olanıydı. Kızgınlık ve korku içinde bulunan biz Ermeniler, 'suçlu' arıyorduk
ve bu suçluyu Rus Hükümeti ve onun kalleşçe politikaları olarak belirledik.
Siyasal açıdan olgunlaşmamış ve dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık
içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Rus Hükümeti'ne karşı dünkü
inancımız ne denli körü körüne ve temelsizse, bugünkü suçlamalarımız da o
denli körü körüne ve temelsizdi. Siyasal bir parti (Taşnaksutyun) olarak
biz, meselemizin Rusları ilgilendirmediğini ve onların gerektiğinde
cesetlerimizi çiğneyerek geçip gidebileceklerini unutmuştuk.
Barış teklifini reddettik
1914-1918 yıllarında emperyalistlere karşı savaşlarında bozguna uğrayan
Türkler, direnerek iki yıl içerisinde tekrar kendilerine geldiler. Yeni genç
ve milliyetperver duygularla hareket eden bir nesil ortaya çıkarak,
Anadolu'da kendi ordusunu yeniden organize etmeye başlamıştı. Türkiye'de
millî bilinç ve kendisini savunma içgüdüsü uyanmıştı. Onlar küçük Asya'da
istiklâllerini hiç olmazsa bir şekilde temin edebilmek için Sevr
Antlaşması'na askerî güçle karşı koymak zorundaydılar. Bizim bu dönemde
barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Çok geçmeden
sınırlarımıza askerî operasyonlar başladığında, Türkler bizimle bir araya
gelmeyi ve görüşmelere başlamayı teklif ettiler. Biz ise onların bu
teklifini geri çevirdik. Bu büyük bir hataydı. Bu, görüşmelerin kesinlikle
başarıyla sonuçlanacağı anlamına gelmezdi ama bu görüşmelerde barışçı bir
sonuca ulaşma ihtimâli vardı.
Herkes bizi kandırdı
'Kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda
aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) millî psikolojimizin
karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun Partisi de bundan
kaçamamıştır. Sanki uzak görüşlü olmamız bir kahramanlıktı, çünkü isteyen
herkes, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Gürcüler, Bolşevikler tek
kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı, atlattı ve ihanet etti. Oysa
bizler safça bu savaşın Ermeniler için yapıldığına inandırılmıştık.'
Barışı sabote ettik
Osmanlı'dan, Akdeniz'e uzanan bir Ermenistan talep ettik. Derhal gönüllü
birlikleri oluşturduk, Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. İsyanımızın
temelinde İtilaf Devletlerinin bize vaadettiği Ermenistan hayali vardı,
gerçeği göremedik.
HALAÇOĞLU: Bu itiraflar gerçeğin ta kendisidir
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr.
Yusuf HALAÇOĞLU, Ermenistan'ın ilk başbakanı Kaçaznuni'nin itiraflarının
gerçeğin ta kendisi olduğunu söyledi. Halaçoğlu, '1923'te başbakanlık
görevine gelen Kaçaznuni, aynı yıl Bükreş'te Ermeni meselesinin ele alındığı
Taşnak Parti Konferansı'nda, şimdi Türk Hava Kurumu tarafından kitap hâline
getirilen 128 sayfalık raporu tebliğ olarak sunmuştur. Bu konferansa katılan
SSCB ve Avrupalı delegasyonun huzurunda Kaçaznuni, bütün gerçekleri
açıklamıştı. Kaçaznuni, buradaki konuşmasında, 'İtilaf devletleri bizi hep
Anadolu'da bir Ermenistan hayaliyle kandırdı. Bu boş hayale kapılarak Taşnak
çeteleri kurup, 7 cephede savaşan Osmanlı ordularına silah ve mühimmat
götüren birliklere saldırdık. Sonuçta İtilaf devletleri verdiği sözü
tutmadı. Biz de Osmanlı'ya ihanetimizin bedelini tehcir ile ödedik. Böyle
yapmasaydık belki de bu tehcir olayı başımıza gelmezdi' diyerek bugünkü
sözde soykırım iddialarını ortaya atanlara tokat gibi bir cevap vermiştir.
Türk Hava Kurumu'nun bunu kitap hâline getirmesi sözde soykırım iddialarını
savunan devletlere de ibret olacak bir harekettir. Bunda emeği geçenleri
takdir ediyorum ve kendilerini destekliyorum' diye konuştu.
alıntı...