
VOLKAN’A
Doksan yılı Şubatı
Sarstı bizi derinden
Yer oynadı yerinden
Devrildi hep dağlarım
Evay vay nasıl düştü
Çiçeklerim dalından
Dertsiz dertli halinden
Kim demiş ki anlarım
Narın boylu yavrumu
Ecel buldu da aldı
Elim koynumda kaldı
Kırıldı kanatlarım
Sardı beni ateşler
Kime desem inanmaz
Buna yürek dayanmaz
İçin için kaynarım.
Nerde kaldın evladım
Evimin tek güneşi
Verdin bana ateşi
Çıra oldum yanarım
Çise düştü akşamdan
Nem verdi yapraklara
Gizlendin topraklara
Benim nazlı aslanım
Göster bana yüzünü
Hasret kaldım yüzüne
Yollardaki izine
Bakar bakar ağlarım
Nerdesin nazlı beden
Ya kalk göreyim seni
Yavrum öpeyim seni
Açtım sana kollarım
Ana olmayan bilmez
Bendeki bu yangını
Helal eyle hakkını
Helal olsun haklarım.
Çıktın elden ne çare
Umudum yok bir yerde
Hani Volkanım nerde
Dostlarından ararım
Gün gelir vade biter
Çaresiz kalır insan
Yok mu buna bir imkan
Kimi görsem sorarım
Bu ne büyük bir acı
Çekmeyenler ne bilir
Hani Volkanım nerde
Dostlarından ararım
Girdin kara toprağa
Yeni kurdun yuvanı
Yalnız bıraktın babanı
Benim taze civanım
Ne tarafa bakarsam
Eserlerin karşımda
Saç kalmadı başımda
Saçlarımı yolarım
Oğlum inan ki sensiz
Tat kalmadı dünyada
Geceleri rüyada
Saçlarını tararım.
Dereler akar gider
Taşlara vura vura
İşi döktüm sabıra
Kalmadı bir günahım
Seher yeli esende
Bahçede hışırtıyı
Kapıda gıcırtıyı
Ayak sesin sanarım
Her sabah uyananda
Hazırlarım sofranı
Açacaksın dükkânı
Kapıdan uğurlarım
Akşam vakti gelende
Beklerim geleceksin
Dükkândan döneceksin
Kapılara bakarım
Derdimi anlatamam
İnanmazlar derdime
Her gün kendi kendime
Yüreğimi dağlar
Böyle iş hiç olur mu ?
Bunu duyanlar şaşar
Gözlerim dolar taşar
Seller gibi çağlarım
Gül solar mı mevsimsiz
Bahçemde soldu gülüm
Zamansız geldi ölüm
Viran kaldı bağlarım
Daldın derin uykuya
Gün doğdu uyansana
Nerden geleyim sana
Kesilmiştir yollarım
Aslan gibi evladı
Nasıl koydum toprağa
Döndüm kuru yaprağa
Kırıldı budaklarım
Hasta bekler sabahı
Medet umar sabahtan
Kabrindeki toraktan
Elimi kınalarım
Gittin daha dönmezsin
Biricik emektarım
Alır beni efkârım
Sana ağıt yakarım
Şehitler fazla kalmaz
Dünyada mezarında
Kevser’in kenarında
Kuruldu otlaklarım
ONUN DİLİYLE
Babam ağlama beni
Ağlamak fayda vermez
Bu yollar geri gelmez
Cennette duraklarım
Her gün her gün dinlerim
Anam tatlı sesimi
Sımsıcak nefesimi
Esen yelden koklarım
Rahatım burda iyi
Eyleman beni merak
Yollarım epey ırak
Yollarını kollarım
Bulamadım bir çare
Geriye dönmek için
Yüzünü görmek için
Arşaladan uçarım
Mekânım Arş-ı Ala
Yakın oldum Mevlama
Her bayramdan bayrama
Donanır bayraklarım
Cennet bahçesi güzel
Uyanmam uykulardan
Kevser’deki sulardan
Yıkanır bardaklarım
Saklayın gömleğimi
Kanlarım şehit kanı
Her Cuma akşamı
Asılır sancaklarım
Erken göçtüm dünyadan
Evay vay anasını
Okursanız yasını
Şenlenir konaklarım
İsmail SARI
29.10.1990