YENİ BİR SAYFA İLE DÖNECEĞİM DEDİM VE DE DÖNDÜM!!!!

Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 9:45 am

TEŞEKKÜR EDERİM HİKMET... İŞTE BU...
BAZI NOKTALARIDSA BELİRTELKTEN SONRA DAHA İYİ OLACAK UMARIM

1- "VAY BENİ" FORMATINDA AMA VAY BENİ DEĞİL. GENELDE VAYBENİ 7 HECE İLE YAPILIRDI.
2- PARAGAFIN RAKİBİ DEĞİLİZ. HAŞA... O AYRI BİR SOHBET ODASI... KURALSIZ VE KAİDESİZ...
3- ÜÇER BEYİTTEN MAKSADIM; BU İŞİ KAİDE VE KURALINA GÖRE, HEVESLİ OLAN ARKADAŞLARIMIZ İLE GELİŞTİRMEKTİR.
4- KATILIM 4-5 KİŞİ OLUNCA DA KAFİYE VE AYAKLAR ÜZERİNDE Kİ YANLIŞLARIMIZI DÜZELTECEĞİZ. ŞU ANDA PARAGAFTA YAPILAN VE AYAK DİYE BİZE YUTTURULAN CÜMLE SONU KELİME ESASINDA KAFİYEDİR.



HİKMET BEY KARDSEŞİM,
KAFİYEYİ KIRMAK SANA AİT.
ÇÜNKÜ; ÜÇ BEYİT YAZDIN, ELİ BANA VERMEN LAZIM Kİ BEN BAŞLAYABİLEYİM... BİZİM BÜYÜKLERİMİZİN VAYBENİSİNDE KARŞI TARAF EL VERENE KADAR BERİ TARAF NAKARAT EDERDİ.


ADNAN AYAZ NİYE SUSAR Kİ BU İŞİN UZMANI O...

SEN ŞİMDİ YENİDEN KONTROL VE YENİ BİR KAFİYE İLE BANA START VER...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 9:49 am

MUZAFFER HOCANIN BİLEREK VEYA BİLMEYEREK ATIŞMA SAYFASINA KOYDUĞU BİR KURAL VAR Kİ DOĞRUSU ODUR, BİR KİŞİ CEVAP ALMADIKTAN SONRA KENDİ YAZDIKLARININ ÜSTÜNE YAZAMAZ... BEKLEYECEK.

MUZAFFER HOCAYA TEŞEKKÜR.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 10:14 am

SAVUNMA İHTİYACI

Benim için diyorlar ki;
"sen kırk sene önce çok yaramazdın"
Yani on iki on üç yaşlarında...
Yani haftanın altı günü her sabah Çaykara'ya git, öğleden önce ve öğleden sonra toplam altı saat dersten sonra akşam tekrar eve dönmeye mecbur olduğumuz ortaokul dönemlerinde...
Yani bir çeyrek ekmek ve elli kuruşluk helva ile günlük iaşemizin bulunduğu o yıllarda...
Elektriğin olmadığı "idare lambası","gaz lambası", "fener", "o dönemin floresansı "şuşeli lamba", "deveci feneri" ve "fitilli leküs" de lüks olduğu altmışlı yıllar...
Radyo ve teybin tek tük, televizyonun hayalden de öte, o yıllarda İhsan Şahin yaramazlık yaparmış
Adın çıkacağına şeyin çıksın...
Kim diyor İhsan Şahin'in yaramaz olduğunu... şu kadroya bakınız lütfen
HAŞİMUN MUSTAFA
CİNCİNUN MUHAMMED
NAĞMANUN ĞURUL
ÇAKIRUN ZİHNİ
SAATÇINUN MUHAMMED
KERAHMEDUN AHMET
MİRZONUN SÜLEYMAN
KICIKIRMANUN İBRAHİM
COFALANUN AHMET
HASAN ŞAHMUTUN
ÇAVUŞUN BASRİ
DENDASUN EMİN
KOTUN MUSTAFA
PEHLEVANUN KAMİL
VE DİĞERLERİ...

A milli takım bu... Bu günün "mirasyedi" gençlerine soruyorum var mı böyle bir kadronuz..yalansız...pusatsız...menfaatsız...
Her biri ile Sarmaç yollarında onlarca yüzlerce hatıra... Bu günler, şu yukarıda ki kadrodan hangisinin aklına gelse... göz yaşları pınar olur... İSTERSENİZ HERHANGİ BİRİSİNE SORUN. Cevap aynıdır. Kırk yıl geçmesine rağmen hatıralar hala canlı... Mümkün olsa da bir araya gelsek...üç...beş..yedi gece Vallahi yetmez.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 10:15 am

İBRETLİK

Cordanoğlu Mustafa Işın hocadan

Hikayeyi Kırıkhan' da dinledim ve kaydettim...

Mustafa hoca hafusluk yapmak üzere dayısı H.Hüseyin Sula ile Of'ta dır. Çaykara'ya gidecekler hafta sonu... Garajların yakınlarına geldiklerinde, Dayısı Mustafa hocaya, namaz kılacağını kendisininde buralarda oyalanmasını söyler... Mustafa hoca bakar ki , insanlar az ileride kurulu büyük bir çadıra doğru gidiyorlar. Çocukluk ya, merak eder O' da onların peşine takılır ve çadıra girer.Görür ki;
Sahne de bir horoz, ayağına bağlı bir gürgen ağacı sağa sola gider.. Herkes gibi Mustafa Hoca da hayretler içindedir...
Bu horoz, koskoca gürgen ağacını nasıl olur da o yana bu yana taşır.?
Durumu Rahmetli Dayısına anlatır.
Dayısı da;
O işin sihir ile olduğunu, horozun ayağına esasında ufacık bir dalın bağlı olduğunu sihirbazın marfetiyle o dalın bir gürgen ağacı gibi göründüğünü anlatır, anlatır, anlatır...(hikayenin özeti budur.)
Mustafa Hoca; bütün saflığı ile;
GÖRDÜĞÜNE Mİ İNANSIN YOKSA DUYDUĞUNA MI?
Gördüğünün yanlış,duyduklarının doğru olmasına rağmen....
"gözler gördüklerine kulaklar duyduklarına inanırlar ya"...
EVET ŞU ANDA BÜYÜK TÜRK MİLLETİ AYNI SENDRUMU YAŞIYOR.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 12:16 pm

[30.03.2001]

KIZIMDAN MEKTUP (iktibas. netten mansiyon ödüllü şiirim)her ahkkı mahfuzdur

dün, yine okula gittim almadılar
yalvardım yakardım tınmadılar
koskoca herifler utanmadılar
ben böyle canı neyleyim...neyleyim baba

dün hüngür hüngür saatlerce ağladım
hem ağladım hem de hayatı sorguladım
sordum sordum ama cevap alamadım
bu benim suçum değil neyleyim baba

açmam saçımı vallahi açmam..telimi göstermem baba
varsın emeklerim olsunlar heba
ama bir gün kalemi tutarsam hesaba
dünde sende vardın neyleyim baba

tevekkül Allaha'dır zillete katlanılmaz
ya örtüm ya okul, ortası olmaz
gel gör halimizi baba; yürek dayanmaz
öz yurdumda esirim neyleyim baba

ninemin yemenisi anamın al yazması
dedeminde seninde cılız kızması
varsın bana çıksın iman faturası
bu yolda ölmekse, öleyim baba

demokrasi insan hakları filana falana
sende inandın böyle kuyruklu yalana
bu vatan nasıl kurtuldu sorsaydın babana
bu senin mirasını neyleyim baba

eşeğine değil balanına vuruyorlar
başörtüsü bahane dinime sövüyorlar
böyle giderse bu devran kapıdan giriyorlar
yüzde doksan dokuz müslümanı neyleyim baba

kalk ayağa kalk uyuma müslüman
ne oldu nerede kalbindeki iman
gün gelir minareden duyulmaz ezan
uykuda yatan müslümanı neyleyim baba
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Ayhan Altuncu » Pzr Oca 18, 2009 1:48 pm

TURHAN ÇÖMEZ'E DESTEK VERİLMELİ

Necdet SEVİNÇ

Tarih: 10 Ocak 2009 Cumartesi




BUGÜN Divan’ın gündemini, Balıkesir AKP Milletvekili Sayın Turhan Çömez’in, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a yönelttiği bazı sorular teşkil edecek. Sayın Çömez’in istifa istemiyle yönelttiği ve “isbatı bende mevcuttur” dediği soruların bir kısmı şöyle:


“...Oğlunuz Abdullah Unakıtan 4 Ağustos 2003 tarihinde ‘tavuklarına yedirmek amacıyla’ 4 bin ton mısır ithal etti. Bu ithalattan 4 gün sonra da 8 Ağustos 2003 tarihinde vergi oranı %20’den %70’e çekildi. Bu değişiklikle oğlunuzun şirketi A.B. Gıda’ya toplam 366 milyon TL avantaj sağlandı. Bununla bitmedi. 2004/8301 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren likit ve pastörize yumurtanın %18 olan KDV’si %8’e indirildi. Türkiye’nin ilk ve en büyük pastörize yumurta fabrikasının sahibi olan oğlunuz (piyasanın %90’ı onun şirketine ait) bu küçük ayarlamadan çok önemli avantajlar elde etti.


(...) Fabrikanıza ceza kesilmeme karşılığında Aksakal Belediyesi’ne yardım adı altında para gönderdiniz mi?


Huzurevlerinin KDV’si %18. Yazarların telif hakkı için ödenen KDV %18. Dökme çayın KDV’si %18. Okul önlüğü, okul çantası, beslenme çantası da %18. Her gün kullanılan tuz da %18. Sadece bir kez kullanılan kefen bezi de %18. Hâl böyle iken, nasıl olur da oğlunuza ait bir işletmenin ürününde (neredeyse rakipsiz) KDV indirimine gidersiniz sayın Bakan?


(...) 2005 yılının mayıs ayında, oğlunuz Abdullah Unakıtan’a ait Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki AB Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne komple yeni yatırım gerekçesiyle 2.5 trilyon liralık bir teşvik verildi. Teşviğin özelliği ise KDV istisnalı olması. Bu avantajlardan yararlanabilen kaç kişi var bu ülkede sayın Bakan? Bu fabrikanın mâliyeti ne kadar? Fabrika civarında kaç bin metrekare arazi satın aldınız? Bunları yasal olarak bildirmekle yükümlü olduğunuz Meclis Başkanlığı’na bildirdiniz mi? Ya Bandırma Belediyesi’ne inşaat süresince Bakanlığınızdan verdiğiniz para ne kadar? (...) İnşaatlarınızda ruhsat sorunu yaşadığınız bir dönemde bunu yapmanız doğru mu?


(...) Eşiniz Ahsen Unakıtan’a İstanbul’a geldiğinde ne türlü bir araç tahsis ediyorsunuz? Merter’de eşinizin yurda kaçak sokulan bir araçla kaza yaptığı, bu aracın, benzini dahil, İstanbul Defterdarlığı’nca temin edildiği doğru mu?


(...) Kuşadası, Galataport, TÜPRAŞ, ihalelerinden önce Ofer’le kaç kez görüştünüz? Bu görüşmelerde devlet görevlileri var mıydı? Bu ihalelerle ilintili işadamlarının özel uçağı ile eşinizle birlikte Hong Kong’a gittiniz mi? Buradan Singapur’a geçtiniz mi? (...) Ofer’in özel uçağı ile İtalya’ya gittiniz mi? (...) Oğlunuz bu ihalelerden önce kaç kez İsrail’e gitti? İsrail’in hangi otellerinde kimlerle görüştü?


(...) Kurumlar vergisi indirimi kararını neden verdiniz? %33’lük bir indirimle Telekom’un 2006 yılında ödeyeceği vergiden yaklaşık 400 trilyon liralık bir avantaj elde etmesini nasıl yorumluyorsunuz? Yoksa bu vergi indirimi ihaleden önce planlanmış mıydı? (...) Telekom’la AVEA arasında yapılan ara bağlantı sözleşmesi gereği, tahsil edilmesi gereken 80 trilyonluk bir alacak neden tahsil edilmedi? Özelleştirme gerçekleştirildikten sonra Telekom’da yapılan için ne diyorsunuz? Kaç trilyonluk restorasyon yapıldı? Kimlere hangi koşullarda verildi? Siz evinizi satsanız, alıcıya teslim etmeden tadilat yapar mısınız?


(...) Gemlik Gübre’yi alan Ali Rıza Yıldırım bakın ne diyor: İGSAŞ Gübre 90 milyon dolara satıldı, içinde 60 milyon dolar para vardı. Eti Gümüş 33 milyon dolara satıldı, 20 milyon dolar nakiti vardı. Gemlik Gübre bugün satılsa, iki katına satılır.”


Sayın Turhan Çömez’in mektubu uzayıp gidiyor, ben ancak bir kısmını Divan’a alabildim. Verdiği fazilet mücadelesinden dolayı bu genç milletvekilini kutluyorum. Ona destek verilmelidir. Onu yalnız bırakanlar yolsuzluktan şikâyet etme hakkını kaybedeceklerdir.




Necdet SEVİNÇ
Kullanıcı avatarı
Ayhan Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 276
Kayıt: Pzt Mar 03, 2008 8:14 pm
Konum: TRABZON / ÇAYKARA

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 1:58 pm

Muzaffer Altuncu bey
sabah saat 7’de Casio marka saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo boss pilomalarını çıkarıp adidas terliklerini giydi. WC ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuanı ve protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta saç kurutucuyla saçlarını kuruladı. Bill’s gömleğini ve pierre cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizien kol saatine baktı. Geç kalıyorum diye düşünerekaile fertlerine çav deyip Hyundai otomobiline bindi otobana çıkınca blaupunkt radyosunu açarak rock müziğe istasyonu ayarladı. Ağzına bir polo şeker attı.
Mega center deki ofisine varınca casper bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel’e girdi. Ofisboydan nescafesini istedi. Saat 10 a doğru açlığını yatıştırmak için grisini yedi. Öğlen wimpy’s fast food kafeterya ya gitti. Ayak üzeri colo cola ve hamburgeri mideye indirdi.
Akşam üzeri iş çıkışı Image Bara uğrayıp cips ile içkisini içip köşedeki Shopping Center e uğradı.
Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan , Ace çamaşır suyu Palmolive şampuan, gala tuvalet kağıdı Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide’a göz atan Muzaffer hoca kanallar arasında zaping yaparak First Class , Top Secret, Paparazzi gibi proğramları izledi.
Uykusu kaçınca bir paneli izlemeye başladı. Proğramın ortalarına doğru söz alan Saint Benoit Lisesi çıkışlı Harvard mezunu Rolex kol saatli bir entelektüel “dilimiz Türkçe her geçen gün biraz daha dejenere oluyor. Bu realiteyi ele almanın zamanı geçmek üzere. Dogmatik, statükocu yaklaşımlara kapılmadan problemi irdeleyip çözmeliyiz” diye konuştu. Bunun üzerine Muzaffer bey kendi kendine “çok doğru bir analiz” diye söylendi... Bir iç çekti ve "la hevle vela kuvvete illa billahil ğaliyyil ğalim" dedi
En son İhsan Şahin tarafından Pzr Oca 18, 2009 2:07 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Ayhan Altuncu » Pzr Oca 18, 2009 2:05 pm

SESSİZ ÇIĞLIK


İçimdeki Fırtına dinmedi dün olduğu gibi bugünde.

Ve ya sessiz sessiz mi yaşanır acılar?

Her çığlığın bir gerçek hikayesi var..

Bazan en sessiz insanlardan daha sessiz olurum.

Aslında sessiz olan ben değilim dir,

Çığlıklarımı duymayan Sesli konuşanlardır..

EY Yaradan'ın En Güzeli.

Ölümün ardında saklanan en gizli sır...

Sır'ları ifşa eden bugün..

Filistin kan ağlıyor bugün.

Filistin'de masum çocuklar ölüyor bugün..

Filistin geçmişinden bedelmi ödüyor ne...!

Dün dedimde hatırladım bugün, Gün gibi.

Benim İlk Şehidim KILIÇKIRAN'ı vuran el Filistinde eğitilmişti...!

Ey yüce Allah'ım yine sana sığındım.

İçimdeki Sessiz Çığlığı sen işitir bilirsin...

Bugün Filistin Bedelmi ödüyor...

Allah'ım islah eyle, merhamet eyle..

Ölmesin Müslüman masum Çocukları Lanetlenmiş Yahudi Elinden...

Yine dün'ü hatırladım sessizce..

İmamoğlu,Önkuzu,Sazak,Erhan Cengiz ve daha nice şehitleri..

Ağlıyorum Allah'ım.

Sessizce derinden...

Ey filistinli gardaşım bunları bil ve düşün..

Dün ben ağlıyordum sen bana kurşun sıkan elleri yetiştiriyodun..

Yine ben sana buhz etmiyorum Dua ediyorum.

Zira Zalim düşmanım seni vuruyor.

Şimdi sessizce sana ağlıyorum...

Dünüme bugünüme ağlıyorum..

Ey Rahim Ey Kerim Allah'ım

Asr-ı saadet'ten değilim ; Kokladığım gül,Soluduğum hava,yediğim yemek, içtiğim Çay, okşadığım çocuk,avuçlarıma alamadığım bebek...

Bugün ben bende değilim..

Etrafımda herkes Bir noktada elbet.

Filistin....
Ya Türkmen..!

Ya Güney Türkistan..!

Doğu Türkistan’da şehit edilenler geçen sene bugün değirmi idi..?

Musul ve Kerkük'te akan Müslüman Türk kan'ı benim değilmi...!

Unutuldu mu yoksam unutturuluyor mu bizlere..!

Halen buralarda kan akıyor.

feryat eden yok meydanlarda..

Osman Batur'un yeğenleri nerde ne yapıyor, bilen var mı acep..!

Feryat sadece Filistin mi...?

Ağla Yusufiyeli Cengiz ağla olma bugün biçare..

Bugün yusufiyeli'nin ağlama günü

Cengiz ağlar, musul Kerkük kan ağlar,

Cengiz ağladıkça Türkistan yalnızlığına ağlar.

Ya Rab; Ellerimi sana kaldırdım semayı avuçladım bugün.

Rahmet'inden Kerem'inden asla sual olunmaz bugün...!

Kirli siyaset’ten yeşil komünistlerden sana sığındım bugün...

Kendim için ağlamadım hiç.

Boynumu bükmedim hiç bir zulme.

Zindanlarda işkenceler yıldırmadı beni.

Bugün yılgınlığım çaresiz sessizliğime.

Biçare kalışıma.

Şehit olan her gardaşıma...

Bu Millet belki bunları unutacak, gün gelip susacak,hatıralardan silinecek...

Benim gibi sessiz Çığlık Türk İslam sevdalıları bunu hep hatırlayacak..

Kıble yi şaşırıp da batıya çevirenler Bir gün Gerçek Kıble ye yönelecek,

O gün, belki ben bu fani hayat'ta olmayacağım.

O gün Kayan Yıldızlarla olmak isterim Ya Rab...

Bana yer ayırın Erhan Cengiz, Zakir Alkan, Yaşar Canıkligil, Levent Baykay'ım ve diğer gönüldaşlarım.

Sizlerle Yıldızlaşayım.....

Söz ün bittiği yer.

Öz e dönüş var bugün..
Kullanıcı avatarı
Ayhan Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 276
Kayıt: Pzt Mar 03, 2008 8:14 pm
Konum: TRABZON / ÇAYKARA

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 2:48 pm

Değişik bir stil

KURBANLARIMIZ;

Bu toplumda aile, düzenli birlikteliğe kurban edilmiştir.
Kadının iffeti, erkeğin sadakati cinsel özgürlüğe kurban edilmiştir
Din siyasete
Siyaset menfaate kurban edilmiştir
Dil cehalete
Ruh bedene
Madde maanaya
Hicap saygısızlığa
Terbiye utanmazlığa kurban edilmiştir
Mizah müstehcene
Şeref uşaklığa
Ve maalesef HER ŞEY PARA ya KURBAN EDİLMİŞTİR

Kızmayın ama dostlar;
Bu ülkede her şey ve herkes, ABD ve İSRAİL yörüngesine kurban edilmiştir.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 2:56 pm

Metre ile ölçü


farkındamısınız,

Apartmanlar yükseliyor
Makamlar yükseliyor
Tansiyon yükseliyor
Sesimiz yükseliyor
Lakin bir türlü...
SEVİYEMİZ YÜKSELMİYOR


zor zor zor...

Zengin oluruz
Genel müdür oluruz
Milletvekili, Bakan oluruz
Bir liderin adamı, yalakası, yandaşı, oluruz...
Bir fikrin militanı oluruz
Gel gelelim ne hikmetse...
KOLAY KOLAY ADAM GİBİ ADAM OLAMAYIZ
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 3:00 pm

beğendiğim fıkralar

Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz, Fransız ve Temel) İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel'de sadece hamsi konservesini kurtarabilmiş.
Bunların canları çok sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngilizde katılmış.Temel de çok sevinmiş sonrada benim hamsiyi yeriz, ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum deyince, çok kolay. Sopa top ve delik lazım demişler.
İngiliz; bende sopa var
Fransız; bende de top var
Temel ;ben oynamayirum
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 4:13 pm

ibretlik


FIRSATIN KAZASI OLMAZ



Rahmetli dedem H.Ali Şahin’in “anne annelerim” yönünden hiç şansı yoktu. Üç hanımı da kendinden önce rahmetli oldular
Dedemin ikinci hanımı, Şinek’li (Ataköy) de Lüloğlarından Fatma hanımdı. Dedemden yaşlıydı rahmetli…
Eski usul tabi… Getirdiler anne annemi…
Herkes gitti. Gece sessiz ve ay dolunaydı. “biçmekler” zamanı
Dedem rahmetli yatalım dedi…
Anne annem
“Vuh göya hafuzsun kalk bana tuvaleti göster sen da abdest al namazı kıl da yatalum” Rahmetli dedem “kafega”yı dışarıda “sulenden “ doldurur ve tuvaletin önüne koyar. Kendide abdestini alır.
Anne annem de ne düşündü bilinmez. Dedem “Ellahuekber “der demez O’ da “şineğe doğru yola koyulur. Yani kaçar.
Dedem rahmetli namazı duayı tesbihatı çoktan bitirip beklemektedir ama nafile. Dışarı çıkar bakar ki “kafega” boş, koyduğu yerde duruyur. Sağa bakar sola bakar… anlamıştır durumu.
Şöyle der;
“ah saf-ü saf hafus Ali, namazun kazası olur ama fırsatun kazası olmaz”
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 4:19 pm

sayın Başbakan'a mektup


Kim Yazmışsa Güzel Yazmış okuyun

'Sayın Başbakan,

Birbirinden başarılı iki oğul babasısınız. Oğlunuz Burak alnının teriyle genç yaşta gemi aldı. Diğer oğlunuz Bilal, Dünya Bankası'ndaki başarılarıyla stratejik ortağınız Amerikan başkanı Bush'un bile iltifatlarına mazhar oldu. İkisi de pırlanta gibi, Allah bağışlasın.

Demem o ki, bir evlat nasıl yetişir, bir baba evladına baktığında nasıl içi titrer, nasıl burnunun direği sızlayarak sever biliyorsunuz...

Ama oğlu ertesi gün askerlik kurası çekecek bir baba o geceyi nasıl geçirir, Güneydoğu'yu çeken oğlunu otobüse nasıl bindirir, 15 ay boyunca geceyi gündüze nasıl ekler, saat başı haberlerini nasıl içi içini yiyerek seyreder, telefonda konuştuğunda 'Operasyona gidiyoruz, hakkını helal et baba' diyen oğluna ne cevap verir, bilmiyorsunuz.

Çünkü dediğim gibi oğullarınızdan biri armatör oldu. Güneydoğu'da deniz yok, Atatürk Barajı da oğlunuzun gemisi için pek küçük kalır, yakışık almaz. Yani Burak güvende. Allah bağışlasın.

E diğer oğlunuz Bilal de dediğim gibi Dünya bankası'ndaydı. Şimdi ise Dünya Bankası her nedense sözleşmesini yenilemediği için The Brooking Institution'da. İşi düşünce üretmek olan bu kuruluş da geçenlerde Diyarbakır'ın belediye başkanı Sayın !!!! Osman Baydemir'i ağırlamıştı, hatırlatırım. Yani sözün kısası Bilal de Washington'da, güvende. Allah bağışlasın.

O yüzden de 'Artık şehit cenazeleri görmek istemiyoruz' diyen bir vatandaşa gönül rahatlığıyla 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, canım kardeşim' diyebiliyorsunuz.

Ben de artık şehit cenazeleri görmek istemeyenlerdenim, bu yüzden ben de sizin 'Canım kardeşim' diye hitap edebildiklerinizdenim. Can kardeşliğin verdiği samimiyet hissiyle, olanca içtenliğimle merak ediyorum.

Sayın Başbakan, 5 ayda verilen 50 şehidin ardından, 'Askerlik yan g elip yatma yeri değildir' dediğiniz için; şehitlere 'kelle' dediğiniz için hiç mi utanmıyorsunuz?

Bırakın politikaya devam etmeyi, meydanlarda büyük büyük laflar etmeyi; hala nasıl sokağa çıkabiliyorsunuz?

Artık neredeyse her gün kalkan cenazelerde o kadar kişi tek bir ağızdan sizi ve bakanlarınızı yuhalarken ne hissediyorsunuz? Yani mesela, 'Yan gelip değil, can verip yattılar' diye bağırırken binlerce kişi, 'Yer yarılsa da içine girsem' diyebiliyor musunuz?

Orada, şehitlerin cenazesinde, Ajan Smith gözlüklerinizle gizlerken yüzünüzü, neye daha çok üzülüyorsunuz? Şehitlere mi, düştüğünüz hale mi?

İktidarınızın ilk günlerinde terör sıfırken dört buçuk yılın sonunda gelinen durum nedeniyle hiç mi suçluluk duymuyorsunuz?

Şimdi sürekli 'şehitlik üzerinden siyaset yapmayın' diyorsunuz ya meydanlarda. Peki, o zaman tam seçim arifesinde niye şehit aileleri ile gazilere TOKİ aracılığıyla kurasız ucuz konut veriyorsunuz? Bu durumda asıl siz şe hitler üzerinden siyaset yapmış olmuyor musunuz?

Sayın Başbakan, bir baba olarak soruyorum size. Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz? Akşam yastığa başınızı koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz? Kelle deyip geçtiklerinizin ahından korkmuyor musunuz? O mağrur, çocuk bakışlı erler, onların babasız evlatları, anaların ağıtları, babaların 'Vatan Sağ olsun' derken titreyen dudakları hiç mi rüyanıza girmiyor?

Bir 'canım kardeşiniz' olarak olanca samimiyetimle soruyorum. Bu kadar sevilmemek nasıl bir duygu Sayın Başbakan?

Ha, bu arada. Bir oğlunuz, Bilal, hani stratejik ortağınız Bush'un iltifatlarına mazhar olan, askere gitmedi. Diğeri, Burak, hani alnının teriyle gemi alan ise çürük raporu almış. Askerlik yapmayacakmış.

Ne diyeyim. Bilal de, Burak da pırlanta gibi çocuklar. Allah bağışlasın.'
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 7:49 pm

E vay beni vay bana kül oldum yana yana
Değişmedun ayağı yetkiyi verdun bana
Nerededur Altunci görinmeyur kaybana
Hakkumuzda ne deyur kararını bilelum

Ğirli rüya görer mi menfaati olmadan
Boşa kulaç sallamaz hedefini bulmadan
Duası kısmet olmaz bedduası dolmadan
Göndersun faturayı zararını bilelum


Evliya’ya nispeti akıllılar yapar mi
Bu dergahun şanına kem gözlerle bakar mı
Reddiyeyi okuyup fermanını asar mi
Sarfedilen emeğun yararını görelum :arrow:
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Oca 18, 2009 7:49 pm

güzel sözler

her beşik içindekine sorar; "nereden"
her kefende içindekine sorar; "nereye"



dünya bir terzi dükkanı ölçüyü veren gider


ilimsiz fikirsiz hünersiz olmak fakirliktir


fakirlik kapıdan girince
aşk pencereden çıkar



çocuklarımızı kuzu gibi büyütürsek
koyun gibi güdülürler



böcek olmayı kabullenenler ezilince şikayet etmemelidirler
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

ÖncekiSonraki

Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron