YENİ BİR SAYFA İLE DÖNECEĞİM DEDİM VE DE DÖNDÜM!!!!

Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 10, 2008 6:03 pm

ŞİKAYETİM VAR

Anlayanlar, anlamalı artık! Anlayanlar; gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri mühürlülere anlatmalılar artık!
Hukukun olmadığı yerde adalet olmaz! Adaletin olmadığı yerde anarşi olur! Anarşinin olduğu yerde gücü yeten yetene tarifli orman kanunları geçerli olur!
Hükümet edenler, ana muhalefet partisi, muhalefet partileri, aydıncılık oynayan uzaktan kumandalılar, işbirlikçiler, ipi başkalarının elinde olan siyasi topaçlar, rüzgâr gülleri, BOP Eşbaşkanlığı’nı unvanmış gibi gösterenler, sözüm size!
Dünümüzü bugünle buluşturup, bugünlerimizi yarınlarla yarıştırmaya uğraşan münevverler, sözüm size!
Vatanperverler, devlet perverler, Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i gerçekten sevenler, sözüm size!
“Kahramanı olmayan ve kahramanı ölmeyen topluluklar, millet olamaz” tarifinde birleşen, milletin asli mensupları, sözüm size!..
“Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle...” diyen yürekler, sözüm size!
Türk Milleti! Sözüm size! Hepinize!..
Bu kadar aymaz duramazsınız!
“Gaflet, dalâlet ve hatta hıyânet” içinde olanlara bu kadar bigâne kalamazsınız! “Biz bu Cumhuriyet’i, sokakta bulmadık! Sokakta da bırakmayız!” diye cesurca seslenenler, sözüm size!
Cumhuriyet savcıları; şikâyetim, suç duyurum, arzım size!
Unvanında Cumhuriyet’i taşıyan tek kurumumuzsunuz. Devletimizin, cumhuriyetimizin banîsi, muhteşem Türk Atatürk’ün, unvanınızın başına cumhuriyeti koyarken sizlere bir mesajı yok muydu?
Soros’un kirli paralarıyla, bindirilmiş kıtalara; Samsun’da “darbelere hayır!” diye miting yaptırıldı! Neden Samsun? 19 Mayıs 1919’da Samsun’da ateşlenen Kurtuluş Hareketimizin ve Cumhuriyetimizin atılan temelinden intikama mı soyundular? Sorulmasın mı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı; gizli kalması kanun hükmü gereği olan bilgileri, kasıtlı olarak yalan ve yanlış olarak millete servis eden gazetecilerden şikâyet etti! Cumhuriyet savcılığı, şikâyetlerin yapılacağı ilk merci değil midir? Cumhuriyet savcısı, kimleri kimlere şikâyet etti?
Diyarbakır’da; Meclisimin dokunulmazlık zırhına bürünen, vergilendirilmiş kutsal kazançlardan milyar-milyar maaş alan, Devletimin VIP imkânlarından sonsuz faydalanan, Meclis’te bölünmez bütünlüğümüzü koruyacaklarına şerefleri üzerine yemin edenlerin gözleri önünde ve milletin gözlerine bata bata bayrağımızı gönderden indirdiler! Hesabını hukukumuz sormasın mı?
Ümraniye bombalarıyla ilgili; yalan yanlış bilgilerle akılları karıştırarak suç işleyenler, şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkında vereceği kararın tarihini, Avrupa’ya servis ediyorlar! Başbakan da gününden önce Fransa Devlet Başkanı’ndan; “AKP’ye kapatma kararı çıkarsa 27 AB ülkesinin tepki vermesini...” rica ediyor! “Neden?” diye sorulmasın mı?
Devletimizi, sistemimizi, Cumhuriyet’imizi, hatta Atatürk’ümüzü Avrupa’ya şikâyet eden edene!
Müstemleke miyiz? İşgalde miyiz? AB’nin dikte ettirdiklerine harfiyen uyulan memleketimde, neden yasalarımızın yasaklarına uyulmaz? Soran bir cumhuriyet savcımız olmasın mı?
Şemdinli’de; Genelkurmay Başkanı’mızın yargılanmasını isteyebilecek kadar ileri gidebilen bir savcı kadar cesur, Cumhuriyet’e sahiplenecek cumhuriyet savcılarımız çıkmayacak mı?
Yarın, çok geç olmayacak mı?
Millete sistem diye dayatılan bu sistemsizliğe, demokratik yollardan itiraz eden gerçek vatanperverlerin, gerçek cumhuriyeti emanet bilenlerin; bu korku tiranlığı karşısında, bu despotizm karşısında, bu partizan faşizmin karşısında sahipliğini yapacak bir cumhuriyet savcımız çıkmayacak mı?
Millet adına, devlet adına, devletimin kurumları adına, cumhuriyet savcılarımıza şikâyetimdir! Arzımdır! Sitemimdir!..
Allah aşkına, hukuk ve adâlet aşkına, al bayrağımızın rengini veren şüheda kanlarının aşkına, duyun artık sesimizi!..
Millet olarak artık söylenmiyor, söylüyoruz!
“Adalet mülkün (devletin) temelidir.”
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Sal Ağu 12, 2008 10:22 pm

İhsan Şahin albümünden
Çerkezköy 2008



Her biri birer deha
Dikiş tutmaz bir daha
Okuyalum fatiha
Mevlam RAHMET eylesun

Gömüldüler imansız
Dostlarından selamsız
Ve dahi de imansız
Mevlam RAHMET eylesun

Akıl değildur yaşta
Yalakalık en başta
Vurdum duymaz revaşta
Allah İSLAH eylesun

Gölgesinden korkanlar
Güya nare atanlar
Dostlarını satanlar
Allah İSLAH eylesun

Şeytanlar sessiz durur
İt ürür kervan yürür
Bu defterde dürülür
Allah ZEVAL vermesun

Anlım açık dik başım
Elliyi aştı yaşım
Hedefe vurur taşım
Allah ZEVAL vermesun


Büyük geldi bu site
Beton kafalı ite
Çoğalırlar git gide
Allah FIRSAT vermesun

El öpüp ikbal alan
Siteyi etti talan
Hak söze derler yalan
Allah FIRSAT vermesun

İşi vurma yokuşa
Hak etmedun alkışa
Rekorlar başka kışa
Allah SABIR eylesun


Bu kafa böyle mantık
Aptal gibi inandık
Ben sizi adam sandım
Allah İSLAH eylesun

El açılır Allah’a
Kul ulaşır felaha
Sizler ile bir daha
Allah NASİP etmesun

Siz düzene uydunuz
Çok çabuk değiştunuz
Hep yalaka oldunuz
Allah İSLAH eylesun

Ömrü Billah konuşmam
Sizler ile buluşmam
Mahşerdedur duruşmam
Allah KISMET eylesun

Yalnız kaldım gurbette
Zalim vurur elbette
Bütün dostlar zillette
Allah nadim eylesun

Kim alınır bilemem
Özür falan dilemem
Haksızlığa gelemem
Allah DAİM eylesun
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ağu 27, 2008 6:23 pm

ihsan Şahin albümünden
Çerkezköy





ABD DÖRT KÖŞE



Sayısız salağın kafası şişti
Soytarı birinin şalvarı düştü
Ermeni dölleri haddini aştı
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Aşıldı sınırlar yıkıldı çitler
Fettullah “abi”ye sığındı itler
Sahtekar düzenbaz cinsi Yezit’ler
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Eşkıya usulü yakıp yıkarak
İnsanlıktan çıkıp domuz kokarak
Engerek türünden halkı sokarak
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Yüz binlerce öküz iyi güdüldü
İstenen mecraya doğru gidildi
Uşaklık mükemmel icra edildi
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi


Bir yere varılmaz kırıp dökerek
Şerefsiz Batı’ya boyun bükerek
Meydanı boş bulup kuyruk dikerek
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 07, 2008 9:04 pm

İNSANLAR EVDİKLERİYLE HAŞROLUNACAK, GÜL DE...

Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal Öcal, önemli bir hatırlatmada bulundu.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından resmen başvurarak “Tehcirden sorumlu tutularak haksız yere idam edilen Boğazlıyan kaymakamı milli şehit Mehmet Kemal Bey’in Atatürk’ün TBMM vatani hizmet tertibinden ömür boyu şeref aylığı bağladığı 93 yaşındaki kızı Müşerref Gürenci’nin İzmir de yaşadığı, hasta olduğu” yönünde bilgi sundular ve “muhterem hanımefendiyi ziyaret etmesinin milletimizin hissiyatına tercüman olacak bir hareket olacağını” belirttiler.
Abdullah Gül, ziyareti bir tarafa bırakın, mesajlara cevap bile vermedi. Müşerref Hanım 2 Şubat 2008 günü vefat etti.
Ama aynı Gül, Sarkisyan’ın maç davetini kabul etti ve bugün Ermenistan’da olacak.







Hz. Ali’den bir hadis rivayetidir ki, “İnsanlar ruhen yaratıldıklarında birbiriyle tanışırlar. Ruhlar aleminde birbirini seven ve sayanlar, bu dünyada da tanışır ve birbirini sever sayarmış. Ruhlar aleminde birbirini sevmeyen, bu dünyada da sevmezmiş!”
Veya, insanlar sevdikleriyle birlikte haşrolunurlar!
Fakat, burada garip bir durum var. Gül’ün hocası mevkiindeki kişilerden eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, “ABD istedi o da gidiyor. Sağlam bir milli görüşçüyken, işbirlikçilik noktasına geldiklerini görüyoruz” dedi.








Gazeteci Yavuz Selim’in “Milli Görüş Hareketindeki Ayrışmaların Perde Arkası: Yol Ayırımı” kitabında bu farklılaşmanın nasıl başladığı örnekleriyle incelenir:
SP Genel Başkanı Recai Kutan anlatıyor:
“- Sonradan Amerikalı makamların, ’Acaba hangi isim bizimle en iyi uzlaşma halinde olabilir’diye özellikle seçim yaptıklarını ve Abdullah Gül’e özel bir ilgi gösterdiklerini hissettik.”
Şevket Kazan anlatıyor:
“-Abdullah Gül, hiçbir zaman Refah Partisi için çalışmadı. Hep kendisi için çalıştı. Erbakan Hoca, Abdullah Gül’e Politik Araştırma Merkezi diye bir merkez kurdurmuştu. Dış ilişkilerden sorumluydu ya, Refah Partisi’ni Avrupa’ya, elçiliklere tanıtacağı yerde, sadece kendisini tanıttı. Danışmanı olan Murat Mercan, ki aynı zamanda Melih Gökçek’in danışmanıydı, Amerika’ya boyuna fakslar gönderiyormuş. Oradan da boyuna fakslar geliyormuş. Sekreteri de bir hanım kız. Bu hanım kızın annesi de benim hanımın arkadaşı. Annesine anlatmış, ’Böyle böyle, bunlar devamlı Amerika ile fakslaşıyorlar, hep Abdullah Gül’ün propagandasını yapıyorlar’demiş. Hanım da bana söyledi. Ben de ’Belki yanlış tespit etmiştir. Öyle bir şey varsa, bir gün o fakslardan bir tanesinin fotokopisini alsın, sana getirsin, ben de göreyim’dedim. Kızı yakalıyorlar ve işine son veriyorlar.
Refahyol Hükümeti’nde, Türk Cumhuriyetleri’nden Sorumlu Devlet Bakanlığını biz almıştık. Gül, Türk Cumhuriyetlerine bir tek seyahat yapmıştır, o kadar. Adamın aklı, fikri Amerika’daydı. Bir de Amerikan Elçiliği’nde ne vardı, bilmiyorum, oradan hiç çıkmazdı!”







Bugünkü ziyaret, sadece milli görüş gömleğini çıkarıp ABD ile işbirliği yapmakla izah edilemez, ardında çok daha derin sebepler vardır ama bunlardan bazılarını Şevket Kazan ve Celal Öcal’ın yardımıyla bilginize sunmuş olduk.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 14, 2008 1:01 pm

Deniz Feneri;
Hani nerede "Dindar Cumhurbaşkanı?"




Sahi, her konuda İslâmi kurallara riayet etmeye çalışan, türban meselesini kullanarak iktidar olan, son olarak içki tartışması başlatan Tayyip Erdoğan, neden Kur’an’da “haddi aşan suçlar” olarak gösterilen hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık gibi bir konuda soruşturma dahi açtırmıyor, olayı duyuranları suçluyor?
Üstelik, Müslümanların zekât vermek niyetini istismar ederek topladıkları paraları, kişisel çıkarları için harcayan insanlar söz konusudur. Yani suç, aynı zamanda İslâm’a karşı da işlenmiştir!
Hani “Dindar Cumhurbaşkanı”mız?
Niçin, İslâmiyeti kullanarak hırsızlık yapanlara karşı tek kelime bile etmiyor? Niçin, hırsızlara karşı kendisine bağlı kurulları çalıştırmıyor?



Hz. Ayşe’nin bildirdiği iddia olunan ve hemen bütün Müslümanların dinlerini ana-babadan veya öğretmenden, hocadan öğrenirken duyduğu, bir olay vardır hani!
Şöyle nakledilir:
“Mahzum kabilesine mensup, hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş’i üzdü. ‘Onun hakkında Rasulullah ile kim konuşur’ denildi. ‘Buna Rasûlullah’ın çok sevdiği Usâme b. Zeyd’den başka kim cesaret edebilir?’ dediler. Usâme Rasulullah ile konuştu. Bunun üzerine Rasûlullah, ‘Ya Üsame! Allah’ın hadlerinden bir hadde şefaat mı ediyorsun?’ buyurdu. Sonra kalkıp halka hitaben şöyle dedi: ‘Şüphesiz sizden öncekiler, içlerinde itibarlı birisi hırsızlık yaptığı zaman bırakıverdikleri, zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise kendisine had uyguladıkları için helâk oldular. Allah’a yemin ederim ki eğer Muhammed’in kızı Fatima bile hırsızlık yapsa elini keserim.’”



Elbette şimdi biz, kimsenin ellerinin kesilmesini istemiyoruz! Ancak bu tür hırsızların Müslümanların yakasını bırakması için o kirli ellerinin en azından kelepçelenmesi gerekiyor!
Dolayısıyla “Dindar Cumhurbaşkanı”ndan da dindar Başbakan’dan da şu mübarek Ramazan günlerinde, hırsızlık yapanlar, siyaseten en yakınları bile olsa onları mahkemelere teslim etmelerini bekliyoruz.
Zaten bir Müslüman, Kuran ahlâkı ile ahlâklanmış olsa, kendi etnik kökeni, tarikatı, mezhebi, partisi, hemşerisi, akrabası, anne-babası, kardeşleri veya çocukları bir yana, kendisini bile kayıramaz.
Adalet kendini bile kayırmamaktır:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup, adaleti sapasağlam ayakta tutun, Allah için şahitler olun. İsterse kendinizin veya ana-babanızın ya da yakınlarınızın aleyhine olsun, isterse onlar zengin veya fakir bulunsun. Allah onları korumada herhalde sizden öndedir. Artık hak ve adalette hevese uymayın. Eğer dilinizi büker veya yüz çevirirseniz, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa-135)



İşte Kur’ân’ı hakkıyla okuyan, düşünen ve anlayan bir insan bu ayete göre yaşarsa emaneti ehline verir, insanlar arasında hükmederse adaletle hükmeder.
Hukuk devleti, kendini bile kayırmayacak adalet anlayışına sahip insanlık ordusu ile gerçekleşir, hırsızlar ordusu gibi ülkeyi talan edenlerle değil.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 14, 2008 1:03 pm

YETİM HAKKI YEMEYENLER

Almanya Frankfurt Eyalet Mahkemesi savcıları Deniz Feneri Derneği ve Kanal 7 hakkında, “Dolandırıcılık yaptınız” ve “Kara para akladınız” suçlamalarıyla bir iddianame hazırlıyor. Alman adaleti, bağış olarak toplanan 41.6 milyon euro’nun en az 11.7 milyon euro’luk kısmının Türkiye’den birilerinin cebine gittiğinden şüpheleniyor ve savcılık iddianamesinde Türkiye’den tanıdık pek çok simânın adı geçiyor.
Bu Türkiye için ne kadar acı, ne kadar yüz kızartıcı bir durum öyle değil mi! Ciddi bir devlet ve hükûmet böyle bir durumda herhalde ilk iş olarak Alman makamlarıyla işbirliği yollarını arar ve iddia edilen dolandırıcılık ve kara para aklama suçlarının Türkiye ayağının peşine düşer. Gelin görün ki bu işler buralarda başka türlü oluyor. Türkiye’yi yönetenler suçlamaların Türkiye ayağının peşine düşecekleri yerde o suçlamaları gazete ve televizyonlarıyla toplumla paylaşanların peşine düşüyor. “Sen bunu nasıl yazar, sen bunu nasıl yayımlarsın, ispatlayamazsan şerefsizsin” diyen bir büyüğümüz var bizim.
Almanya’da Türkiye ile ilgili yer yerinden oynayacak ve Türk gazeteleri bunu haber yapınca suç olacak, öyle mi!
Rabbim sonumuzu hayreylesin...
Türkiye’yi yönetenler ve hatta liseyi bile yeni bitirmiş çocuklarının servetleri bugün babadan sanayici Sinan Aygün gibilerin servetlerini 30’a, 40’a katladı ve bütün bu servetler AKP iktidar olduktan sonra kurulan şirketlerle elde edilmesine, yolsuzluk ve kara para aklama iddiaları Türkiye sınırlarını aşıp Almanyalarda mahkeme koridorlarına düşmesine rağmen bunların peşine düşen bir tek Allah’ın savcısı, devletin görevlisi ve hükümetin memuru yok, ama bu tür olayları gazete ve televizyonlara yansıtanlara aba altından sopa göstermeler, bir nevî, “Seni de Cem Uzan gibi yapmazsam, gazetelerinin başına Star’ın başına geleni getirmezsem” efelenmeleri gırla gidiyor...
Sonra da çıkıp:
“- Kimseye yetim hakkı yedirmem!”
Deniyor, başka bir şey denmiyor...
Acaba birileri gerçekten yetim hakkı yemediğini mi zannediyor...
Yemekten maksat “boğazdan gıda olarak geçen” se, “Belki!” diyeceğim ama aslında onun bile “belkisi” şüpheli görünüyor..
Çünkü şayet “siyasetin finansmanı” için verilen ihaleler ve imar değişikliklerinden oranları belli komisyonlar alındı, bu komisyonlar bir havuzda toplandı, havuzda toplanan milyar dolarlarla bir parti kuruldu, seçimler finanse edildi ve o parti bu imkânlarla iktidar oldu ve böyle bir yolla milletvekili, bakan ve daha başka şeyler olunduysa, sonra da, o milletvekili ve o bakan maaşlarıyla evdeki sofraya zeytin-peynir ve bir tas sıcak çorba götürülüp, “Yetim hakkı yemiyorum” zannediliyorsa, bu neye benzer biliyor musunuz!
Bu benzese benzese...
Meselâ...
Rüşvetle yahut yol keserek elde edilen servetle tespih-seccade ve gülyağı satıp hac organizasyonu yaparak “Helal para kazanıyorum” zannetmeye benzer...
Söylediğim gibi, bütün bunlar “meselâ” dır..
Şayet böyle biri, “Kimseye yetim hakkı yedirmem” diyorsa, bizim onun, “Kimseye yetim hakkı yedirmem” demesinden anladığımız..
“Kimseye yedirmem, ben yerim!” dir...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 14, 2008 1:05 pm

RECA İDERİM EL TAYYİB BU İŞİ KAPATALIM

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri haberlerinden sonra Aydın Doğan’a karşı hücum başlatmış ve hafta içinde karşı taraf özür dilemez, düzeltme yapmazsa haklarında yeni bilgiler açıklayacağını söylemişti. Erdoğan, bu konuşmasında kendisini hukuk dışı duruma düşürmüş ve AKP de puan kaybetmeye başlamıştı.
Aydın Doğan ise elbette iktidarla kavganın kendisine çok ağır tahribat vereceğini biliyordu. Ancak kolay yutulur lokma olmadığını hissettirdi ve “ne açıklayacaksan hemen açıkla, hafta sonunu bekleme, suçum varsa tutuklat” dedi.
Bu arada, Doğan, “Tayyip Bey,bırak bizimle böyle uğraşmayı da gel Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi götür. Biz de sana yardımcı olalım” sözlerini de ihtiyat payı olarak bıraktı.
Erdoğan baktı ki, Deniz Feneri işi ciddidir, hırsızı korur konumuna düşmekten kendisini kurtarmak için “Biz ne gerekiyorsa onu yaparız. Usulsüzlük yapıldığı iddiası çok ciddi bir iddiadır. Eğer mahkemeden iddialar kanıtlanırsa herkes cezasını çekecektir. Bakanlığımız, Deniz Feneri Derneği hesaplarını sürekli denetlemektedir” demek zorunda kaldı.
İyi de şu lafı baştan söyleseydi de, şüpheleri üzerinde toplamasaydı olmaz mıydı?
Erdoğan, “Aydın Doğan’dan maaş alan silahşörlere bir çift sözüm var. Bağımsız ve tarafsız olmak demek, patronunuzun da çıkarlarından bağımsız olmak demektir. Siz bağımsız olsaydınız patronunuz hakkında çıkan kağıt kaçakçılığı haberlerini köşelerinizde yorumlardınız. Bunun haber değeri yok muydu? Hilton otelinin yerine rezidans dikecekti. Zaten izin vermediğim için bunlar ortaya çıktı” dedi.
Peki, Tayyip Erdoğan medyası, AKP’nin yolsuzluklarını yazıyor mu? Mesela Şaban Dişli’nin imar izni konusunda gerçekleri yazacağına neden savunmasını üstlendiler, avukatlığını yaptılar? Yine Deniz Feneri konusunda Kanal 7, objektif haber yapabilir mi? Yahu her ikisini de aynı adam yönetiyor. Bu mümkün mü?
Mümkün değilse, karşı taraftan imkânsızı nasıl beklersiniz? Yahu patronun aleyhine yazarsanız, yazınızı yayınlamaz, sizi de kovar, bu kadar basit bir gerçeği Tayyip Bey bilmiyor mu?



Aydın Doğan ve grubu hakkında da epey konuştuktan sonra, “Bundan sonra haksız talepleriniz reddedilecektir ama haklı taleplerinize engel olmayız” mesajını verdi ve “Bu bahsi burada kapatıyorum” dedi.
Aydın Bey, eski filmlerdeki gibi “reca ederim, bu bahsi kapatalım” mı demişti?
Evet aynen öyle.
Tayyip Bey de kapattı.
Düşündü ki zararın neresinden dönersen kârdır. Kavga devam etseydi belki Aydın Doğan’ı çökertirdi ama kendisi de her şeyini kaybederdi!



Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında basın özgürlüğü açısından önemli ve doğru bir tespit vardı. Erdoğan diyordu ki, “Çıkar çatışması içinde olanların şahitliği bile mahkemelerde geçerli değildir.”
Bu bakış doğrudur, ancak aynı durum iktidar için de söz konusudur. Erdoğan, medyaya savaş açmış ve önce belediye imkânlarını, sonda devlet bankalarını kullanarak kendi medyasını oluşturmaya başlamıştır. AKP medyasının oluşumunda yolsuzlukla suçlanan Deniz Feneri’nin de katkısı büyüktür. Bu durumda, Erdoğan medyası de bir çıkar çatışması içindedir, Tayyip Erdoğan da!
Yani bu kavgada iki tarafın söylediği de mahkemede delil olarak kabul edilemez! Çünkü kendi şahsi çıkarlarını korumak içgüdüsü ile hareket etmektedirler!
Elbette insan kendi çıkarını korumazsa ayakta duramaz, ancak adaleti esas alırsa kimse yakasına yapışamaz!
Aydın Bey de Tayyip Bey de “Biz, rakiplerimize karşı adaletli mi davranıyoruz?” diye kendilerine sorsunlar!
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 14, 2008 8:24 pm

KÜNYE

ADI : TÜTÜN
SOYADI : SİGARA
ANA ADI : YAPRAK
BABA ADI : KÖK
DOĞUM YERİ : TOPRAK
CİNSİ : NİKOTİN
GÖREVİ : KANSER
ADRESİ : İNSAN
DURAĞI : DUDAK
SOKAĞI : GIRTLAK
CADDESİ : BAĞIRSAK
MAHALLESİ : AKCİĞER
KENTİ : ÖLÜM
EŞİ : AZRAİL
SONU : MEZAR
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 21, 2008 10:38 am

İhsan Şahin albümünden
Çerkezköy 2008-09-21


MUZAFFER ALTUNCU’YA

HANİYADUR "BAKIRCI" ACAP NEDUR MERAMİ
ÇAYKARADA GÖRÜŞTÜK KABUL OLDİ KELAMİ
HER NE KADAR AYRILSAK EKSİK ETMEM SELAMİ
ELBETTE Kİ SOFRADA BAL SİRKEDEN TATLIDUR
14 eylül 2008




BAKIRCI" SÖYLE BANA NEDUR SENUN MURADUN
TAMAH ETME DÜNYAYA GÜLSÜN ARTIK SURATUN
"ŞUR KÖYÜ" KÜTÜĞÜNDE VARMIDUR SENUN ADUN
SÖYLE BANA DERDUNİ SÖZLÜKLERE BAKARUM
15 eylül 2008




E vay beni vay bana kül oldum yana yana
Allah'um nasip etti aşık oldum ben sana
Misk-i amber kokarsun rehan yetişti bana
yeter artık bekletma nazlaruni yeyeyim.

süpürgeyi bağladun girdun hangi deluğe
saygıda kusur etmem asla benden büyüğe
komutan mı ettiler Hadi'da ki bölüğe
çık ortaya nerdesun sakaluni seveyim


hani güya barıştuk yanak yanak öpüştük
bobayıros mekanda hep beraber görüştük
nice hasret giderup doyasıya gülüştük
istermisun söz ile güzelcene döveyim

mahmut hani o resim acele yollasana
sen şahitsun İsmail susmayup konuşsana
dergahuma geldunuz doğriyi söylesana
"na mahrem mi " oldiler defterden da sileyim
16 eylül 2008




E VAY BENİ VAY BANA KÜL OLDUM YANA YANA
KAYIP OLDİ ALTUNCİ HABER EDUN ADNAN'A
CİVA OLUP AKAYUR DELUKLERE KAYBANA
BULANLAR SEVİNMESUN KAYIP EDEN AĞLAYUR


ALTUNCİ "KOSOS" ETTİ "KAFUL"LARUN DİBİNDE
YIRMİ BİR GÜN BEKLEYUN DÖNER GÜNÜN BİRİNDE
BUNDAN SONRA MEKANİ "LİMONAR"UN DÜZİNDE
"PASAL"LARI VURUPTA AYAĞİNİ BAĞLAYUR

KAYIP OLDİ ALTUNCİ YOKSA OLDİ GÖRÜNMEZ !!!
NİYE BÖYLE YAPAYUR SEBEP NEDUR BİLİNMEZ
ÇOK BÜYÜK FİRE VERDUK HAL BÖYLEYKEN GÜLÜNMEZ
"MİROLOYİS" EDENLER YÜREKLERİ DAĞLAYUR
17 eylül 2008
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Pzr Eyl 21, 2008 4:48 pm

İHSAN ABİ BURADA 3 ADET SİYASİ İÇERİKLİ YAZI YAZMIŞSIN,ŞİİR VE TÜRKÜ DEĞİLLER.BUNLAR DÜŞÜNCE PLATFORMUNA AYRI AYRI 3 BAŞLIK HALİNDE TAŞINSA TA ORADA OKUNSA YORUM YAPILSA BİR SAKINCASI VARMI?
ELBETTE BURADA YAZI YAZABİLİRSİN FAKAT FAZLA KİMSE OKUYAMAZ VE YORUM YAPMAZ ,BURAYI ZİYARET EDENLER SADECE ŞİİRLERİ OKUMAK İÇİN ZİYARET EDİYOR.
BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ?
DÜŞÜNCE PLATFORMUNA YAZILMASI GEREKEN YAZILARI BURAYA YAZMIŞSIN :D :D ANLATMAK İSTEDİĞİM BU.
SELAMLAR SAYGILAR.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 21, 2008 9:36 pm

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ :lol: :lol: :lol:



Kelebekler ayakları ile tat alırlar .



Zürafaların ses telleri yoktur .



Yetişkin bir ayı , bir at kadar hızlı koşabilir .



Penguen , yüzebilen ama uçamayan tek kuştur .



Bir karınca , kendi ağırlığının elli katını taşıyabilir .



Ingiltere´ de bütün kuğular , kraliyet ailesine aittir .



Kutup ayıları solaktır .



Kangurular geri geri yürüyemezler .



Sineklerin 5 gözü vardır .



Baykuş , mavi rengi görebilen tek kuştur .



Yunuslar , bir gözleri açık uyurlar .



Filler zıplayamayan tek memelidirler .



Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur .



Fareler kusamaz .



Timsahlar dillerini dışarıya çıkaramazlar .



Kediler ultrason seslerini duyarlar .



Zürafa 35 cm. uzunluğunda siyah bir dile sahiptir .



Ortalama bir pire kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğe zıplayabiliyor .
Bu oranı tutturabilmek için bir insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gerekli .



Bugüne kadar bilinen en büyük böbrek taşı , tam 1 kilo 36 gr .dır .



Uyurken , televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcarız .



İnsan vücudundaki en güçlü kas , dildir .



Hapşırdığımız zaman , kalbimiz dahil olmak üzere
tüm vücut fonksiyonlarımız bir an için durur .



Kadınlar erkeklere göre iki kat daha fazla göz kırpar .



İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama
yetişkin olduklarında bu sayı 206´ ya düşüyor .



Bir Güney Amerika ülkesi olan Peru´ da hiç genel tuvalet yoktur .











Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılar .



Çocuklar baharda daha fazla büyüyor .



İnsanlar beyinlerinin sadece yüzde onunu kullanırlar .



Sağ elini kullanan insanlar , sol elini kullananlara göre
ortalama 9 yıl daha fazla yaşıyorlar .



Bir insan hayatı boyunca , ortalama iki yılını telefonda konuşarak harcıyor .







Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu " Babalar Günü " nde ediliyor .



Hindistan´ ın oyun kağıtları yuvarlaktır
En son İhsan Şahin tarafından Pzr Oca 18, 2009 10:55 am tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 21, 2008 9:50 pm

İhsan Şahin albümünden
Çerkezköy 2008


GURBET


Sıladan haber diye yola bakar gözlerim.
Dilim her gün kanıyor figan dolu sözlerim.
Bedenim yorgun düştü tutmuyor ki dizlerim.
Rüzgâr gibi eserdim dindirdin beni gurbet.

Baharın çiçeği yok, diken dolu kucağım.
Öyle uzakta kaldım görünmüyor bucağım.
Viran olmuş bağlarım tütmez artık ocağım.
Kara kışa terk edip dondurdun beni gurbet
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Eyl 21, 2008 9:56 pm

ihsan şahin albümünden
çekezköy 2008

HALNAME


Canımı can eyledim,yiğit ile mert ile.
Sonu azap olsa da,uğraşırım dert ile.
İyi dosta gardaşım,hesabım namert ile.
Bakılırsa görülür,bellidir izim benim.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Cmt Eki 04, 2008 12:33 pm

Allah (c.c) Hastalara şifa,
..............Dertlilere deva,
.............Borçlulara eda,

NASİP EYLESİN...................AMİN !!!!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Oca 14, 2009 7:00 pm

sevgili dostlar
en azından bir süreliğine site içerisinde aktif olamayacağım. benimle hasbihal olmak isteyen dostlar ile burada da görüşebiliriz.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

ÖncekiSonraki

Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron