1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

18 MART CANAKKALE SEHITLER GUNU..

MesajGönderilme zamanı: Pzt Mar 17, 2008 1:01 pm
gönderen Fatma Ozbilgi
Çanakkale

Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin üşüştüğü yersin!

Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla,
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,
Koştu senin koynuna çıkar çıkmaz evinden,
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

Bir destana benziyor senin bugünkü halin,
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün, ey Çanakkale ki, Sen Mustafa Kemal’in
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
Faruk Nafiz Çamlıbel

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

MEKANINIZ CENNET SEFAATİNİZ MAKBUL OLSUN....

TUM SEHİTLERİMİZİ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ...

MesajGönderilme zamanı: Pzt Mar 17, 2008 11:06 pm
gönderen Mehmet Zeki Sarı
fatma abla paylaşımın için çok teşekkür ederim.şüphesiz bu millet, vatanın ne şartlar altında düşmandan geri alınışını biliyordur.zira tarihini bilmeyen bir milletin yok olması kaçınılmazdır lafı kulaklarımızda küpe olmalıdır.bu vesile ile tüm şehitlerimize allahtan rahmet, gazilerimize de uzun ömürler dilerim.
--------------------------------------------------------------------------------

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya -
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde - gösterdiği vahşetle "Bu: bir Avrupalı"
Dedirir - yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşında;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakîkat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğımın yaktığı: yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!.
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat imân?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerir azmini tevkîf edemez sun'-ı beşer;
Bu göğüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-ı bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
Âsım'ın nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne Güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb.
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâbe'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı Selâhâddîn'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayrân...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehîd oğlu, şehîd isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy..

MesajGönderilme zamanı: Sal Mar 18, 2008 9:18 am
gönderen Muzaffer Mustafa Altuncu
Çanakkale Türküsü

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Anneler babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah

Türkün neler yapacağını bütün dünyaya gösteren ve bu vatan için şehit olan aziz şehitlerimiz,Ruhunuz şad olsun !!!!!!!!!

MesajGönderilme zamanı: Sal Mar 18, 2008 12:32 pm
gönderen Yunus Şen
ÇANAKKALE İLKLER SAVAŞI


Tarihler konuşsa, bugün gelse dile,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale.
Nasıl direnmiştik, tam yedi düvele,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…

Karada denizde, boğuşma canhıraş,
Deniz dibinde de, aynı anda savaş,
Uçaklar da yapar, yukarıda dalaş,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…

Kıtalar arası ilk büyük çıkarma,
Balonla yapılan, ilk hedef aktarma,
İlk yüzen kaleler, en güçlü donanma,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…

Bomba atmak için, değişti uçaklar,
Denizaltı ile kurulan tuzaklar,
Tünelde savaş var , sıkılır gırtlaklar,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…

İlk uçak gemisi ve ilk uçaksavar,
Araştır bak daha ne türlü ilkler var,
Kudurdu köpürdü tek dişli canavar,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…

Büyük bir zafere sebep oldu mayın,
Tank ilk orda çıktı bunu unutmayın,
Her modern silahın babasını sayın,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale…
............................................

MesajGönderilme zamanı: Sal Mar 18, 2008 3:49 pm
gönderen Dilek Aydınlı
Atalarımızın yazdığı bu destanı hepimizin örnek alması ve vatanına milletine tün benliğiyle sarılması lazım.Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.

MesajGönderilme zamanı: Prş Mar 20, 2008 9:55 pm
gönderen Sinan Sever
ÇANAKKALE CEPHESİNDE ÇARPIŞAN BİR ANADOLU DELİKANLISININ ATEŞ ALTINDA KILDIĞI NAMAZINI,ŞAİR AHMED NEDİM ÇOK İÇLİ SIMSICAK ŞEKİLDE ŞÖYLE GÖZLER ÖNÜNE SERER;

N A M A Z

ingilizin vakit vakit gemilerden siperden
yine bolca gülle,bomba savurduğu bir gündü
hızlı hızlı geçiuordum,tehlikeli bir yerden
birden bire gözlerime büyük bir şey göründü.

Böyle büyük görünen şey küçücük bir insandı,
Fakat bana çok dokundu,ayaklarım bağlandı.

Ateşlerin yaladığı bu düzlükden geçenler,
Güllerin cehennemlik yağmurundan kaçarken
Yolun biraz kenarında,tek başina bir nefer
Pervasızca bombalardan ateşlerden,her şeyden

Kendisine süngüsünden bir mihrapçık kurmuştu
sonra onun karşısında namazına durmuştu.

Ne havada ıslık çalan...ve düştüğü yerlere
Kızgın çelik dahmelerle ölüm saçan gülleler
Ne samada ifrit gibi,vızıldayan tayyare
Ne dünyalık bir düşünce,ne bir korku,ne keder

Onun demir yüreğini oynatmaktan acizdi
sanki toplar,şarapneller tehlikesiz..sessizdi

Hakk'ın divanında,eli bağlı dururken
Artık o,can kuygusunu almıyordu hesaba.
Kahramandır,çünkü toplar etrafında patlarken
Zerre kadar titremedi,namazını bozmadı

Onun böyle tevekkülü bana pek çok dokundu
Yüreğimi bir şey ezdi..iki gözüm sulandı.

Böyle dalgın düşünerek ben gecerken yanından
Sağa,sola selam verdi,namazını bitirdi.
Şimdi artık,ALLAH'ına döküyordu derdini
Gözlerini kapamıştı..unutmuştu kendini.

Duasına,mutlak(amin) diyorlardı melekler
Kendimi pek fazla gördüm..usul usul çekildim.

18 MART CANAKKALE SEHITLER GÜNÜ

MesajGönderilme zamanı: Cum Mar 21, 2008 3:22 pm
gönderen Paşa Ayan
Çanakkale Şehitleri

Gök kubbe altında ne müthişti harp,
Destan sende pişti, hey Çanakkale!
Nuh tufanı sanki! Semirmişti garp,
Yahya Çavuş Coştu hey Çanakkale!

Şahlanmıştı ceddim, batıl Hak gördü,
Kükredi Seyidim, bir koca ordu,
Ya Allah! Deyince sırtına vurdu,
Gör Akdeniz taştı, hey Çanakkale!

Ya İstiklal şarkım, bestesi ölüm,
Cihad-ı Ekber hey! Vuslattır gülüm,
Yezitleşti Churchill bitmişti zalim,
Ruhum destanlaştı hey Çanakkale!

Malazgirt şahlandı Çanakkale’de,
Alparslan canlandı Çanakkale’de,
Bir devir sonlandı Çanakkale’de,
Mehmet Aslanlaştı, hey Çanakkale!

Son kozuydu garbın iğrençti karar,
Ne istiyor Anzak, Yunan ne arar,
Torun gelmiş garptan dedeyi sorar,
Sordu torun şaştı, hey Çanakkale!

Ben Haçlıya değil bize şaşarım,
Maziyle kavgalı soysuz taşırım,
Ben Çanakkale ben! Senle yaşarım,
Görev kime düştü, hey Çanakkale!

Satılmış kalemler satarlar her gün,
Şehit Çanakkale! Şehitler sürgün!
Bu devran dönecek elbette bir gün,
Tekbirler ağlaştı, hey Çanakkale!

Hey Çanakkale hey! Yiğit diyarı,
Sen ulu davanın son yadigarı,
Yedi düvel sardı ulu çınarı
Yatanlar gardaştı, hey! Çanakkale.