Türk kanı pis kan Hrant Dink kahraman

Forumdaki bazı önemli belge ve bilgilerin saklandığı bölümdür.

Moderatör: Fatma Ozbilgi

Mesajgönderen Erhan Ayal » Sal Oca 30, 2007 7:46 pm

ilkay durgun yazdı:Harnt DİNK,ayakkabısının altı delik olacak kadar namuslu,sırf inandığı için bir davası olduğu,yeri gelirse,bu medyayada,bu ajan servislerinede,bu diasporayayada karşı çıkabileceğinin bilinmesi olması sakın...

Hiç şüpheniz olmasın.

Hiç şüpheniz olmasın...
Sayın İlkay hiç şüphemiz yok Umarım Abdullah ÖCALAN'ın başına birşey gelmez. Bizler onuda kahraman yaparız.

Hiç şüphemiz olmasın.


İmza:"Türk'ten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur" Hrant DİNK
Erhan Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 361
Kayıt: Sal Eyl 27, 2005 6:03 pm

Mesajgönderen İlkay Durgun » Çrş Oca 31, 2007 1:48 am

Erhan Ayal demişki;

Sayın İlkay hiç şüphemiz yok Umarım Abdullah ÖCALAN'ın başına birşey gelmez. Bizler onuda kahraman yaparız.


Bu nedemek şimdi?...bu sayfalarda konu ile ilgili fikirlerimi açıklayan bir sürü şey yazdım.Bilgiler verdim.Şimdi geçmiş karşıma gayri ahlaki bir şekilde, hiç bir anlamı olmayan,hiçbir fikir taşımayan,beni ve okuyanları proveke etmeye yönelik yukadaki anlamsız cümleyi kuruyorsun...

Hrant Dink ile Abdullah Öcalan arasında bir bağ kurmak, kötü niyetliliktir.Daha hafif olarak söylersek, zır cahilliktir.O zır cahillikde, bir başka ajan servisinin kontrolüne girip, cinayet işlemeye kadar götürür adamı, hatırlatayım.Uyarıyım.

Yaşın kaç bilmiyorum ama, buda benden sana bir abi nasihati olsun;Köyümün güzel bir insanından bir katil görmek istemem.Köyümün güzel bir insanından ajan servislerinin maşası olmuş bir katil görmek istemem.

Ayrıca, alıntısını yaptığın cümlede dikkat etmen gereken, neden Orhan Pamuk yada Elif Şafak tek duruşmada beraat ederken,Hrant Dink'in suçlu bulunduğudur.

Orhan Pamuk ve Elif Şafak'tan haberin var dimi?

Hrant Dink'ten yoktuda...

Bir benzerlik daha; o çocuk katilde öldürdükten sonra Hrant Dink'ten haberi oldu.Öldürdükten sonra kimi öldürdüğünü anladı.Bu bana, bu başlık altında yazan, bir çok insanın durumunuda hatırlatıyor...

Evet Yılmaz;

Konunun bu şekilde tartışılmasını ben hiç istemedim.Başlık açıldığında Hrant Dink'e küfürle başladı tartışma.Hak etmediği suçlamalarla başladı tartışma.Önce, elimizdeki yanlış,yönlendirilmiş ve cahilce olan o bilgiden, gerçeğin namusu adına kurtulmalıyız hepimiz.Sonra,bu cineyetin kime yaradığını,hangi sonuçları doğurduğunu,bundanda hareketle kimin işi olacağını konuşuruz.Bunu gerçekten istiyorum.Hatta asıl istediğim bu,hiç şüphesiz...

Yılmaz demişki;

Ellerini oğuşturanların ellerinin buz tutmasını sağlamak, üstümüze almamız gereken görev bu gibi. Selamlar.


Kesinlikle katılıyorum.Bu ülkenin onurunu ,bağımsızlığını,kardeşliğini,hatta bölgenin tümü için bu söylediklerim geçerli,düşünen,bunu kendine dert edinen herkezin yapması gereken,yukarıdaki cümlede çok güzel tariflediğin o görevi yerine getirmeye katkı yapmak,bunun için çalışmaktır.

Ancak, bizim bu görevi yaparken bir elimizde tutacağımız klavuz herzaman,adalet,namus,ahlak ve özgür bir akıldır...

Muhabbetle kalın....
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

yaşamak kutsaldır

Mesajgönderen İlhan Ayal » Çrş Oca 31, 2007 10:12 am

Galiba biz hiçbirzaman haftadan haftaya son decese sıcak ve yoğun gündemlerle yoğrulup durmayacağımızı bir zaman olmayacak. Etrafımıza bakarak da bunu görebiliriz. İç siyasette sorun bitse çevremizde başlayacak. Çevremiz rahat dursa içimizde gine kavrulacağız. Yani bundan da anladığım bize huzur yok. Bu durum belkide bizi dünya gündemleriyle yoğun bir şekilde ilgilenmemizi sağlıyor.

Gelelim Hırant dink meselesine. Evet ölene kadar Hırant DİNK sıradan bir türk vatandaşıydı. Aradaki fark sadece gündeme geldiği yazılarıyla ve adli kovuşturmalarıyla gündemde kaldığı günlerde halkın konuya vakıf olduğu. Ancak siyasi gündemi biraz takip eden bir kişi Hırant DİNK'i ayda bir televizyondan izleme fırsatı bulabiliyor. Bende İzleyenlerden ve bilenlerden biriyim. Kişelerin düşünceleri ne olursa olsun bu şekilde Öldükmek acaba hangi düşüncenin öldürülmesine yardımacı olacak. Geçmişte sağcılar Solcuları, Solcular Sağcıları , Milliyetçiler Devrimcileri , Devrimciler Milliyetçileri öldürdü de ne oldu. Hangi düşünce ebediyete intikal etti. HİÇBİRİ. Ölmemeli de. Hangi Zenginlikle yaşayacağız , Hangi Zenginlikle övüneceğiz. Para zenginliği kısa sürelirid. Ancak Kültür Zenginliği yüzyılların birikimi olsa gerek. Kim öldürecek, niye öldücek, niçin öldürecek.
---DUVARDA İKİ TABLO DÜŞÜNÜN YANYANA
---BİRİ SAFİ BEYAZ VEYA KIRMIZI YANİ TEK RENK
---BİRİ DE RENGARENK
---HANGİSİ DAHA GÜZEL.

Allah dünyayı çeşit çeşit çiçekten , böcekten,canlıdan, çeşit çeşit insandan yaratmış ki güzel olsun diye, biz ise öldürüp tek tip mi yapacağız. Dünyada belkide En güzel tablo Osmanlıda vardı.

Katil efendiye sormak lazım.
-ULA SEN FATİH SULTAN MEHMETTEN DAHAMİ AKILLIYDIN
-YOKSA KANUNİDEN DAHAMİ AKILLIYDIN
-YOKSA DİĞER PADİŞAHLARDAN
-YOKSA ATATÜRKTEN DAHAMİ AKILLIYDIN.
Onlar kılıç, ferman kendilerindeyken farklılıkları öldürmeyi, kılıçtan geçirmeyi veya kurşuna dizmeyi düşünememişlermiydi acaba.
Ya da Dünyaya hükmederken bütün bu işleri yapamazlarmıydı.
Yine olan Trabzona oldu.

Yaşamak Kutsaldır
Kullanıcı avatarı
İlhan Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 80
Kayıt: Çrş Kas 09, 2005 12:46 pm
Konum: samsun

Mesajgönderen Erhan Ayal » Çrş Oca 31, 2007 11:09 am

Size bir soru İlkay bey "Türk'ten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur" Dizesi sana neyi çağrıştırıyor buna makul tarafından bana açıklamasını yaparmısın Bende sana Abdullah öcalan'ın ne bağı var söyleyeyim. Tabiki kim memleketinden Katil görmek ister sanki bu olayları tasvip erermişim gibi tavır sergiliyormu gözüküyorum. Açıklık getirki benimde çahilliğimi gidermiş ol. Biri ermeni biri kürt Niçin tek vatan tek bayrak altında insan gibi yaşamayalım Sen ordan deki asıl olan Ermenistan Öteki desin Ben kürdistan eee Kaldık biz Bizde kuralım Lazistan

Orhan pamuk ve Elif şafağa gelince Zaten bu konuya önceki ağabiylerim açıklık getirdi Zaten 2005 te dink'in yazısında mahkeme düşünceyi suçlu bulduğu gibi malesef H.dink dediklerinde nçark etmeğe başladı bu olayda bize Abdullah Öcalanın Mahkemede döneklik yaptığı olayını çağrıştırdı :D öyleya 4 yıl hapis korkusu adamı fikirlerinden alı koyuyor



Muhabbetten Muhammed oldu hasıl. Muhabbetsiz Muhammed’den ne hasıl?
Erhan Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 361
Kayıt: Sal Eyl 27, 2005 6:03 pm

"HEPİMİZ BAYBURTLUYUZ !

Mesajgönderen Özgür Hasan Altuncu » Çrş Oca 31, 2007 11:58 am

HEPİMİZ BAYBURTLUYUZ !


Bir Türk için "Hepimiz Ermeniyiz" demek ne kadar zorsa, bir Yunanlı için de "Hepimiz Türküz" demek o kadar zordur. Ama bu oldu. İşte ibretle okunacak bir yazı.
Yunanistan'ın en çok satan gazetelerinden Ta Nea'nın Genel Yayın Yönetmeni Leon B. Karapanayotis, 19 Ağustos 1999'da yazıişleri toplantısına girdi.

17 Ağustos'ta Türkiye'de büyük bir deprem olmuş ve binlerce kişi ölmüştü. Karapanayotis, Ertesi günkü başyazısına "Hepimiz Türküz" başlığını koyacağını söyledi. Toplantı masasındakilerden bazıları özellikle milliyetçi Yunanlılardan tepki gelebileceği uyarısında bulundu. Ancak Karapanayotis fikrini değiştirmedi ve başyazı 20 Ağustos'ta o başlıkla çıktı: "Hepimiz Türküz."

Karapanayotis, 28 Ağustos 1999'da gazeteci Ferai Tınç'a verdiği demeçte sanılanın aksine bir tek tepki telefonu bile gelmediğini anlattı. Yunanistan'da kimse "Biz Yunan oğlu Yunanız. Böyle slogan olmaz" dememişti. Herkes "Hepimiz Türküz" sözünün deprem yüzünden büyük acı yaşayan Türk halkıyla dayanışma için söylendiğini ve sembolik bir önemi olduğunun farkındaydı.

Almanya'nın Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'te dört ırkçı, Genç ailesinin evini kundaklayıp beş kişinin ölümüne neden olduğunda Almanlar da "Hepimiz Türküz" diyerek yürüdü. Irkçılar dışında hiçbir Alman bu söze tepki göstermedi.

Benzer sloganlar Türkiye'de de atıldı. ABD'nin Irak işgalini protesto için pek çok ilde 'Hepimiz Iraklıyız', İsrail'in operasyonları nedeniyle 'Hepimiz Filistinliyiz' ve 'Hepimiz Lübnanlıyız' mitingleri yapıldı.
Kullanıcı avatarı
Özgür Hasan Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 87
Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 6:15 pm
Konum: İstanbul

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Çrş Oca 31, 2007 2:00 pm

Herhalde Hrant Dink, T.C vatandaşı olan son ermeni asıllı kişiydi. Rahat rahat konuşabiliriz. Bu güne kadar Ermeni meselesi ile ilgili hiçbir bilgisi olmayan ve devletiyle barış içinde olan bir ermeni asıllı vatandaş olsanız ve sadece bu sitede yazılanları okusanız siz ne hissedersiniz?
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Oca 31, 2007 3:10 pm

Cinayet bir Ermeni-Türk meselesi midir? Hrant Dink, Ermeni olduğu için mi öldürülmüştür? Olay eğer bir Ermeni-Türk sorunu ise hepimiz çıkalım sokağa ve bağıralım Ermeni'yiz biz, Dink'iz. Ermeni vatandaşlarımızdan özür dileyelim bu cinayet için, geçmişte yaptığımız "soykırım" için de ne kadar üzgün olduğumuzu bildirelim, bundan sonra böyle bir şey yapmayacağımıza yemin edelim hep beraber.
Yok eğer olay emperyalist çıkarlar ve emeller uğruna hayata geçirilen bir provokasyon ise Ermeni kardeşlerimize de elimizi uzatalım ve bu oyuna gelmeyin diyelim, Türk kardeşlerimize bu cinayetin bize ve ermenilere yönelik bir tezgah olduğunu, amaçlarının bizi birbirimize düşürmek ve fırsattan istifade etmek olduğunu, Ermeni kökenli yurttaşlarımızla birlikte bu oyunu boşa çıkarmak zorunda olduğumuzu söyleyelim. Hepimiz Türkiye'liyiz, hepimiz Asya'lıyız diyelim, Kahrolsun emperyalizm diyelim. Bağırıp çağırmak bir tarafa buna uygun mevzilenelim, gereğini yapalım.
Evet olay bir emperyalist kışkırtmadır ama gene de hepimiz Ermeni'yiz diyen arkadaşlar yanlış mevzilenmiş oluyorlar. Öldürülen Ermeni kökenli bir yurttaşımızdır ama operasyon Türk'lere yapılmış bulunuyor. Bir yurtsever açısından doğru tavır kendi etnik kökeni ne olursa olsun emperyalist kışkırtmacılara dönüp hepimiz Türk'üz, hepimiz Mustafa Kemal'iz demek, diyebilmek. Bunu geçmişte de denediniz ama biz size gereken cevabı verdik, gene vereceğiz diyebilmek. Bu operasyonu boşa çıkarmanın yolu yöntemi bu. Operasyonu yönetenlerin asıl amacı kan analizine dayalı "milliyetçili"ği kışkırtmak ve farklı etnik kökenden vatandaşların ellerinde silahlarla sokak aralarında birbirlerini katletmek amacı ile koşuşturduğu (İlkay arkadaşın örneklerini verdiği Sivas, Maraş vb.. örneklerde olduğu gibi) zavallı, parçalanmış, kolay yönetilir ve yönlendirilir bir Türkiye. Ancak bu Türkiye'nin BOP çerçevesinde sınırları yeniden çizilir, ancak bu Türkiye askerini ABD ve AB çıkarları doğrultusunda Irak'a İran'a Suriye'ye sürer. Soros, Boğaziçi Üniversitesi'nde cenazenin en önde yürüyen ve Ermeni olduğunu ilan eden zevatına verdiği konferansta askerinizden başka pazarlayabileceğiniz bir şeyiniz yok derken bu durumu analiz ediyordu, analiz etmek bir yana planlamıştı bile. BOP'un eşbaşkanı Tayyip efendi, cinayetin ardında derin devlet vardır ve yok edilmelidir derken (ve bizim zavallı "solcular" da alkış tutarken buna) bahsettiği derin devlet elbette kontrgerilla değildi. O derin devlet, amerikan askeri olmayı reddeden, AB'nin kapısına tasma ile bağlanmayı reddeden yurtsever unsurlardı. Yok edilmek istenen direnç bu iken, hayata geçirilmeye çalışılan proje bu iken bizim nerede durduğumuz önemli değil mi?
Son kez ve tekrar ederek söylemek ihtiyacı hissediyorum, etnik mesele değildir bu. Olduğu gibi ve baştan aşağı bir emperyalist kışkırtmadır. Kişiler üzerinden yapılacak, kan temelli yapılacak, etnik temelde yapılacak her tartışma, her saflaşma plancıların amaçlarına hizmet etmektedir. Türk-Kürt-Ermeni hepimizin, tüm ortadoğu ve dünya halklarının ortak düşmanı ABD ve AB'dir. Cepheleşme ABD-AB ciler ve her fikirden her etnik kökenden Türkiye'li yurtseverler olarak gerçekleşmektedir.

Bu konu hakkında başka bir şey yazmayacağım, söylemek istediğim her şeyi söylediğimi ve kafamdakileri tüm arkadaşlarıma ifade edebildiğimi düşünüyorum. Selamlar, sevgiler.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Serkan Birinci » Çrş Oca 31, 2007 11:55 pm

bu yazı başka bir başlık altında da verilmiştir ancak gözden kaçmasın diye burada tekrar etmekte yarar var. diğer başlığı okuyanlardan şimdiden özür diliyorum.


YOK DEVENİN NALI..........

Hrant DİNK meselesine ilişkin her iki başlığı da izliyorum ve tartışmaların KÖR DÖVÜŞÜ haline gelmesinden de rahatsızlık duyuyorum. bu anlamda adamın ayakkabısının deliğinden DÜRÜSTLÜK NUTUKLARI atılmasını da şaşkınlıkla okuyorum. neymiş efendim: adam o kadar onurlu ki, aslında kalemini satsa ayakkabıcı dükkanı açarmış da o tenezzül etmeyip yırtık ayakkabı ile dolaşıyor.

denk geldi. bugün ana haber bültenlerini izleyenler dünya bankası başkanının yırtık çoraplarını görmüştür. eee. sanırım bu anlamda bir duruş sergileyecek arkadaşlar ona da methiye düzecektir. ne onurlu adam ülkeleri satın alan paraları yönetiyor ama çorabı yırtık.....

aslında "BELDEN AŞAĞI VURMAK" tarzım değil ama, işi sözüm ona Hümanizme döküp, ayakkabı deliği kadar dar bir pencereden hamaset nutukları atılmasına da eyvallah diyemeyeceğim.

OYUN İÇİNDE OYUN, VARMI BU KÖYDE KOYUN.....

Hrant DİNK meselesini insani değerlerle işlemek bir bakış açısıdır tabi. yok ayakkabısı, yok pantolonu vay anası vay çocukları deyip vah vah da diyebilirsiniz. yada işi takiyeye döküp, şahsın diasporayla ters düştüğünden dem vurup türklerle ve ermeni soykırımı ile ilgili sözlerini anlamlandırmaya, zorlama yorumlar çıkarmaya da çalışabilirsiniz.

Ancak söz konusu cinayeti GENİŞ BİR PENCEREDEN de değerlendirebilirsiniz!!!!

ayakkabı deliğinden çıkıp, dünyayı okuyabilmek yeterli olur. mesela bu cinayetin niye bu dönemde işlendiği, kimlerin işine yaradığı sorusuna cevap arayabilirsiniz. ama bu işi "o piti piti deyip" DERİN DEVLET yaptı kolaycılığında çözmek ! de bir yöntem. ki bu yöntem hali hazırda YÜRÜTME ORGANI tarafından revaşta.

MİLLİYETÇİLİĞİN aslında ne kadar zehirli bir düşünce olduğu, bu hassasiyetin (GÜDÜNÜN ! ?)insanı tetikçi bile yapacağı oyununda piyon olur oyundan çıkabilirsiniz de.... ve hatta bir gaflet, bu oyunda tezi savunan bir KALE ! de olabilirsiniz.

Ya da bu oyunun niye oynandığını kendinize sorar, sorgularsınız. bu oyunun hangi çıkar çevrelerinin galibiyetiyle sonuçlanacağını anlamaya çalışırsınız. bu arada gözden, dilden uzak tutulmaya çalışılan konuların neler olduğunu araştırırsınız.

ya da banane DEVLET bulsun da diyebilirsiniz.

ya da sevgi, huzur, halkların kardeşliği gibi hamaset nutukları da atabilirsiniz. bak geçmişte kimler neler demiş diye örnekler verip, bizim neyimiz eksip deyip biz ermeniyiz, biz bilmem neyiz de diyebilirsiniz.

ya da biraz dünyada olup bitenlere bakıp ne kadar barış, huzur istesende bugünkü halinle bunun mümkün olamayacağını, EMPERYALİZMİN hala sürdüğünü, devlet yönetimlerinin hep bir çıkar kavgası içinde olacağını anlarsın, ve maalesef ama bu dünyada var olabilmenin en HÜMANİST yönteminin en basitiyle kendini korumak olduğunu aanlamak zorunda kalırsın....


ya da bu oyunun yaklaşan seçimlerde oluşacak parlamentonun şekillendirilmesi gibi bir etkisinin de olabileceğini düşünürsünüz.

ya da gözden dilden uzaklaştırılan BOP, kerkük, musul, irana olası saldırı, petrol kanunu, tarım dışı ! toprakların değerlendirilmesi hakkında kanunu
düşünüp NEDEN DERSİNİZ, NİYE ŞİMDİ DERSİNİZ.....

ya da, ya da ........

ama önce GÖZLÜK DEĞİŞTİRMELİSİNİZ......

Önce GÖZLÜK......
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

GÖZLÜKSÜZ DE GÖRÜLEBİLENLER

Mesajgönderen Özgür Hasan Altuncu » Prş Şub 01, 2007 9:57 am

Canım kardeşim, lafları hiç dolandırmaya gerek yok. Dediğin gibi yapıp gözlük değil belki ama "boyut" değiştiriyorum. Kalın camlı gözlüklerin arkasını daha net görebilmen, görebilmemiz için.Ayrıca her olayın arkasında emperyalist komplolar arama hastalığından kurtulmak için, hümanist yaklaşımların yetersiz kaldığını göstermek için şeytanın avukatlığına soyunuyorum.


Öldürülenin kimliği bu noktada önemini kaybetmiştir. Bu cinayeti tezgahlayanların kimlikleri daha önemlidir. Bu onların, ne ilk ne de son cinayetidir. Bugün Ermeni bir gazeteciyi öldürtten aynı güç, yarın Türk Milliyetçisi bir aydını da hedef seçebilir. Danıştay baskını ve Dink cinayeti aynı ekibin işidir. İlkinde ihbarcı cinayeti bizzat işlemiş, ikincisinde azmettirici, yönlendirici olmuştur. Erhan Tuncel ve Alparslan Aslan aynı ekibin adamıdır.

Neyi amaçladıkları, kime hizmet ettikleri belli olmayan bu ekibin başında tanıdık bir isim, uzun süre ortalarda görünmeyen bir isim var. Kim olduğuna döneceğim....

Danıştay baskınında Devletin temel kurumlarından birini hedef seçebilecek kadar gözü dönebilen bu ekip, kime hizmet ediyor? İşte bu tartışma konusudur. Belli bir amaçları yoktur. Sağ gösterip Sol vururlar. Erdoğan’ın da söylediği gibi, Osmanlı’dan beri süregelen bu yapılanma bir tür İttihatçı kalkışmadır. Cumhuriyetle birlikte Üst kadroları tasfiye edilen İttihatçı ekibin tabanı, alternatifsiz olduğu için devletin temel kurumlarını doldurmuştur. Babal-i baskınını yapan gelenek, Atatürk’e süikast girişimiyle deşifre olan ancak tam olarak ortadan kaldırılamayan bir yapı olarak bugüne kadar gelmiştir. Bu ekibin içinde asker de vardır, üst düzey emniyet görevlileri de her dönem bakan olmayı başaran malum siyasiler de…Trabzon valisi ve Emniyet müdürü bu ekibin üyesidir. Her taşın altından çıkan Emekli General Veli Küçük aynı ekiptendir. Öyle Emperyalist çıkarlar peşinde değil tam tersi Turancı, İslamcı, Milliyetçi, Ulusalcı, karma bir yapıları vardır. İstanbul Emniyet müdürü Cerrah bu ekibin İslamcı kanadını, Veli Küçük ulusalcı kanadını, görevden alınan emniyet Müdürü ve Vali de Türk- İslam sentezcisi yapısını temsil eder. Ancak burada bir hatırlatma yapmakta fayda var, bu simler aynı yapının içinde olduklarını bilmez, bağlantılarını aracılar sağlar, üye değil taşerondurlar.

Devlet içinde devlet artık başıboştur. Bir gün Amerikanın, bir başka gün İsrail’in, hiç hesapta yokken İran’ın çıkarlarına hizmet edebilirler. Aslında yaptıkları Vatensever bir niyet taşısa da gayri hukuki yapıları, onları bu tür yanlışlara itebilir.


Şimdi sıkı durun, öldürülen Ermeni Gazeteci Hrant Dink, yaşarken ciddi tehditler aldığını söyleyip savcılıktan koruma talep etmişti. Yakın bir tehdit olarak gördüğü Bursa kaynaklı bir mesaj Dink’i fazlasıyla korkutmuştu. Bursa’dan gönderilen tehdit mesajlarının altında Orhan Yılmaz imzası vardı. Oysa Bursa’da bu isimde bir kişi yoktu. Orhan Yılmaz ismi aslında bir kod isimdi. Ve bu ismi en çok kullanan “Yeşil” yani Mahmut Yıldırım’dı.


Nerde olduğu, ölüp ölmediği, ya da kim adına çalıştığı belli olmayan “Yeşil” de bu ekibin başındadır. Başbakan Erdoğan, son cinayetle ucunu gördüğü bu yapılanmaya ciddi bir mesaj göndererek hedef haline gelmiştir. Erdoğan aslında Danıştay’daki blöfü gördüğünü açıklamış, bu ekibi ciddi bir uyarıda bulunmuştur. Ogün Samast’ın ödüllük fotoğrafı bu ekibin imzasıdır. Bütün bunları görmek için gözlük takmaya da ihtiyaç yoktur. Saygılarımla……….
Kullanıcı avatarı
Özgür Hasan Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 87
Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 6:15 pm
Konum: İstanbul

Mesajgönderen Fatma Ozbilgi » Prş Şub 01, 2007 11:15 am

Hrant DİNK olmemis olsaydi,cok merak ediyorum, baska nelerden soz edecektiniz??? :)
Kullanıcı avatarı
Fatma Ozbilgi
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 5100
Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya

Mesajgönderen Serkan Birinci » Prş Şub 01, 2007 3:47 pm

bazı arkadaşlar sıkılsada merakımı maruz görsünler lütfen.

Sevgili ÖZGÜR, sıcak selamlamana teşekkür ederim. Ayrıca, bu meselede BOYUT değiştirmene de sevindim açıkçası. zira delik ayakkabı ajitasyonu demode olmaya başlamıştı :-)

Derin devlet ile ilgili paylaşımına teşekkür ediyorum. Ancak hatırlayacaksın ki sayın başbakanın yaklaşımı İttihatçılığa kadar değil osmanlıya kadar gidiyordu. öte yandan, Bu ülkenin başbakanının Danıştay saldırısından sonra sözüne ettiğin odaklara MESAJ göndermesi olarak yorumladığın beyanlarının izahı da mümkün değil. Yürütmenin başının yapacağı bu oluşum zararlı ise ona mesaj göndermek değil onu çökertmek olmalı değil mi.... (hem Kabine de bile derinliği olanlar varken)

bendeki EMPERYALİST FOBİSİ bir başkasında DERİN DEVLET FOBİSİ olarak sirayet etmiş sanırım. Zira senin ifadenle kime çalıştığı, ölüp ölmediği bile bilinmeyen birinin derin de olsa DEVLET olması nasıl mümkün olabilir ki....

velev ki öyle olsun. benim merak ettiğim bu cinayet/lerden bu çevrelerin nasıl bir yarar umduğudur ki bu sorunun cevabı yazında yok. bir bölümünde bu oluşumun içinde olanları vatansever ama bazen de hata yapabilen insanlar diye adlandırmışsın sonda da kim için çalıştığı belli olmayan demişsin ?

bu cinayet/lerden hangi çevrelerin yararlandığı ve sonuçları hakkında da bizi bilgilendirirsen sevinirim.

saygılarımla.....
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen İlkay Durgun » Prş Şub 01, 2007 4:36 pm

Bu toprakların en önemli ve temel değeri; batının hümanizma adıyla felsefesini yaptığı "insan sevgisidir"

Hiç bir dilde karşılığı olmayan "gönül" kelimesinin anlamıdır bu yoprakların en temel değeri...

Batının hümanizma olarak felsefi tanımını yaptığı bu değeri;Yunus emre,mevlana,baktaşi ile batıdan nerdeyse bin yıl evvel bu topraklarda bu isimler yeşertmiş bu toprakların birliştirici değeri yapmıştır.


Şu halde; Hrant Dink cinayeti özelindeki tartışmalarımızda "hümanizma" yada "yırtık ayakkabı" diyerek salt "emperyalizm" yada başka alt siyasi değerlendirmeleri kutsallaştırarak bir tartışma bu torakların ruhuna aykırıdır.

Üstelik "hümanizm" yada "yırtık ayakkabı" diyerek bir küçümseme içine girmeniz o yüksek siyasi! fikirlerinizi doğrulamaz ve yüceltmez kardeşlerim...

Evet Yılmaz;

Önce bulabileceğin bir ermeniye ulaşarak ona sarılacak,"kardeşim başımız sağolsun" diyecek ve sonra onu bu emperyalist oyunu dağıtmak için birlikte mücadeleye çağıracaksın....

Bu toprakların ruhu bu...Bu topraklarda insanlar cenazesine taziyeye geleni hatırlar,gelmeyenide...


Evet Serkan;

Eğer Hrant Dink,in ayakkabısındaki çatlak gönlünde o çatlağa benzer bir yara açmıyorsa,bu toprakların bir vatanseveri olmamışsın,olamamışsın demektir.Allah'tan dileğim senin için gönlünde böyle bir yaranın açılmasıdır...

muhabbetle....
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Serkan Birinci » Prş Şub 01, 2007 10:50 pm

sevgili ilkay,

seni anlıyorum. Medeniyetler beşiği güzelim Anadolunun en temel değerlerinden birinin SEVGİ olduğu hususundaki tespitine de katılmamak mümkün mü. Yeseviden, Yunustan,Mevladan benim de haberim var.

Ama bizim konuştuğumuz şey farklı. yoksa insan özelinde bir yaklaşım bu toprakların değeridir, bu değer de bizi biz yapar. biz doğu medeniyetinin duygusallığında bir milletiz. tarih de delilidir.

Ancak sap ile samanı da karıştırmamak lazım. burada üzerinde konuşulan şey bir kişinin katli değil, yansımaları ve arka planıdır.

hem bilmem farkındamısınız bu memlekette her gün insanlar ölmektedir. her birinin de dram dolu hikayeleri var. kimi yokluktan, kimi sevdasından, kimi sosyal devlet olamayışımızdan,kimi sevgisizlikten, kimi nankörlükten, kimi de inandığı yüksek değerler için can verir.

ama ne hikmettir ki, hümanizma yada adına ne dersen hep bu tür SİYASİ CİNAYETLERDE kendini gösterir. Binlerce dram anlatılmaz işlenmez. işlense de bu kadar reytingi olmaz. sıradan bir vatandaşın AYAKKABISINDAKİ YIRTIK acıtmaz da yüreği, DİNK'in ki derin yaralar açar...

eğer vatanseverlik yalnız DİNK'in ayakkabısının altındaki delikten burkulması ise yüreğin evet sen haklısın ben VATANSEVER olmamış/olamamışım.

yok eğer Dink'ten başka insanların ayaklarının altındaki yırtıkları ve sonra açılacak olanları da görmek ise kabahat evet ben kabahatliyim.

Ama sevgili kardeşim, vatanseverlik anlayışımı, yüksek siyasi fikirlerimi beğenirsin yada begenmezsin. madem merak edip üstüne de esirgemeyip dua ettin. öyleyse şunu da bilki, bizim yüreğimizde öyle çatlaklar vardır ki, yama tutacak yeri kalmamıştır. hassasiyetimiz de haykırışımız da ondandır. Biz ona rağmen SEVGİ ve merhametimizi hak edenden esirgemeyiz.Duan makbul olsun.

SEVGİLERİMLE......
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cmt Şub 03, 2007 2:34 pm

Sevgili Serkan,

Bende senin söylediklerini anlıyorum.Cinayetin arka planını konuşmak, bu cinayetin arkasındaki gücü deşifre etmeye çalışmak ve bu güçle,yarattıkları ortam ve hatta insanlarla mücadele atmek şüphesizki görevimizdir, elimizden geldiğince...

Ancak,doğru tespitlerle başlamak; yine o mücadeleye çalıştığımız güçlerin yaratmaya çalıştıkları kaosun tuzağına düşmemek için gereklidir.

Elbetteki bu topraklara sadece siyasi cinayetlerin trajedisi yok.Yazılarımdan benim azçok fikrimi biliyorsun.Herzaman kardeşliği,insanın insana olan ihtiyacına,katkısına inanan,tarihten bunların hikayesini bulup okuyan biriyim.Andoluyu batının öğretilerinden bakarak anlayamayacağımızı,anadolunun öğretisinin farklı olduğunu düşünen biriyim.Dolayısı ile sert milliyetçiliğin anadolunun öğretisine ters olduğunu görüyorum.

Milliyetçilik; batı aklının bu topraklara akıttığı bir zehirdir.

Hadi Hrant Dink'in yaptığı metoforun bir benzerinide ben yaparak diyeyimki;bu topraklardan boşalacak o zehirli milliyeçi kanın yerini,anadolunun;birliği,kardeşliği,bütünleşmesi,ruhu,evliyası,direnci ,mücadeleciliği ile kuracağı, asil bağ alacaktır.

Şimdi cinayetin arkasındaki temel motivasyon milliyetçi paranoyadır.Bu paranoyanın arkasında gerçek sebebler vardır elbette;

Diyelimki,askerlerimizin başına çuval geçirilmesi.Diyelimki,ülkemizin doğusundaki etnik kalkışma ve bu kalkışmanın emperyalist AB tarafından sürekli kaşınması.Diyelimki,sorunlu olduğumuz ülkelerin tezlerinin yine AB tarafından bize sürekli dayatılması,ermeni sorununda ermeni tezlerinin,kıbrıs sorununda kıbrıs rum tezlerinin,ege sorununda yunan tezlerinin dayatılması gibi...

Buna yoksulluğu,gelir dağılımdaki adaletsizliği,bu ülkenin en değerli sanayi kuruluşlarının,özelleştirme adı altında yağmalanması,işsizliği,cahilliği,bilgi kirliliği,yabancı servislerinin işbirliği yaptığı organlar eliyle yaptığı psikolojik hatekatları,adalatsizliği,mafyatik kaotik düzenide eklersek,bu milliyetçi paronayanın yeşermesi için, hayli uygun bir ortam olduğu gerçeğini kabul ederiz.

Bütün bunlara rağmen,bu topraklarda yaşayan hiçkimsenin burnunun kanamasına müsade etmememliyiz.Birbirimizi bir odadan bir odaya geçer rahatlığında "hain" olarak suçlamammalıyız.Düşmanlaştırmamalıyız.Ötekileştirmemeliyiz.Çünki karşı karşıya olduğumuz halk,yorgun,işsiz,cahil ve kafası çok karışıktır.Bu olan biten karşısında şaşkındır.Ne acıdırki bu kafa karışıklığı ençokda aydınımızda vardır.Bu halka, yalın, tertemiz gerçeği söylemek durumunda olan aydınımız,dünyaya nerden bakacağını bilemez durumundadır.Çünki, batının o yüksek değerleri,ırakta, ırak halkı ile birlikte imha olmuştur.Bu Sovyetlerin yıkılışından sonraki ikinci travmadır aydınımız için.

O halde ne yapmamız gerekiyor; Batının,batı aklının, bu topraklara akıttığı tüm zehirleri,milliyetçiliği,ayrıştırmayı,sınıflandırmayı,ötekileştirmeliyi bu topraklardan söküp atmamız gerekiyor.Anadolunun kendi aklı vardır,kardeşliği,birlik felsefesi ve bin yıldır bir aradalığı vardır.Güzlim şehirleri vardır.Tekrar Maraş'ı,Sivas'ı,Çorum'u,6-7 eylül'ü yaşamamalıdır bu topraklar.Bu, bunu kaldırabileceğimiz zamanlar değildir.Bunun yaralarını sarabileceğimiz zamanlar değildir.

Bu zamanlar; Emperyalistlerin hemen sınırımızın ötesinde altıyüzellibin müslümanı öldürdüğü,daha fazlasını öldürmek için yığınak yaptığı,bizden insanları, devletleri sürekli tehtit ettiği,çokuluslu şirketleriyle topraklarımızda sömürüyü artırdığı,sanayi kurumlarımızı elimizden aldığı,ahlağın,değerlerimizin dumura uğratıldığı,kendi kendimize yabancılaştığımız,yabancı servislerin cirit attığı vb... zamanlardır.

Şimdi kendimize sormak zorundayız. Biz bu ülkenin vatanseverleri,bu toprakların çocukları, N'yap malıyız?
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Pzt Şub 05, 2007 11:06 am

Cinayeti takip ediyor musunuz gerçekten?
Gazeteye Dink'i öldürmek için giden ve kendisi ile görüşmek istediğini bildirdiğinde Dink'in orada olmadığı ve kendisiyle görüşemeyeceği cevabını alan Samast'ın ayağına Dink'i hangi hatırlı kişinin gönderdiği hakkında fikriniz var mı? Samast'ın Dink'in orada olmadığı cevabını almasından 5 dk sonra Dink'e telefon eden ve çok acil 2500 $ 'a ihtiyacı olduğunu söyleyerek (Bu tutar tam da Dink'in Agos gazetesi karşısındaki bankadaki hesabındaki tutar) Dink'i bu parayı alması için dışarı gönderen (Samast'ın ayağına) kişi kim? Bu telefon görüşmesine tanık olan ve bunu ifadelerinde bildiren (ama nedense kayda alınmayan) gazeteci arkadaşları neden bu olayın üstüne gitmiyorlar?
Mc Donalds bombacısı Yasin Hayal nasıl 10 ay ile kurtuldu bu eylemden? Üstünde molotof kokteyli bulunan kişiler hiç bir örgüt bağlantısı bulunmaması durumunda 2 yıldan önce kurtulamazken Yasin Hayal'i 10 ayda içerden çıkaran kuvvet hangisi?
Trabzon Emniyet müdürlüğü'nün Dink suikastını defalarca Emniyet genel müdürlüğü'ne ihbar ettiği kayıtlı güya. Cinayet günü Mit Trabzon Emniyeti'ne Yasin Hayal'in cinayet günü Trabzon'da olup olmadığın tespit edilmesi yazısını yazıyor ve aynı gün Trabzon Emniyeti Hayal'in cinayet günü Trabzon'da olduğunun belirlendiği cevabını veriyor. Her nasılsa Yasin Hayal'i cinayet günü olay mahalinde gördüğünü iddia eden 10'un üzerinde görgü tanığı var ve bu tanıklar hakkında alelacele yalan beyandan soruşturma açılmış bulunuyor, hiçbirinin telefonu o gün Şişli'den sinyal vermiyormuş, enteresan bir durum. Medyada bu tanıkların güvenilmez kişiliğine yönelik gene çok enteresan haberler peydahlanıyor birden. Dink'in cesedinin ambülansa taşınması sırasında haber ajanslarının fotoğraflarına takılan Yasin Hayal fotoğraflarının Hayal olmadığı cinayet masasında görevli bir polis olduğunu açıklama görevi alelacele devlet başsavcısına veriliyor ve konunun üzerine gidilmemesi üzere tüm gazeteler ve televizyonların dikkati bir merkez tarafından çekiliyor.
Samast'ın Türk bayrağı ve Atatürk'ün bir sözü önünde çekilen görüntüleri yakın zamanda bir Amerikan medya tekeli tarafından satın alınan TGRT televizyonu tarafından tüm medyaya ücretsiz servis ediliyor (medya tarihinde bir ilk bu) ve görüntülerin Jandarma karakolunda çekildiği üstüne basa basa defalarca tüm televizyon kanallarında yayımlanıyor. Daha sonra görüntülerin emniyet müdürlüğü'nün çay ocağında çekildiği ortaya çıkıyor ama be önemi var bunun canım, ha jandarma ha emniyet müdürlüğü, devlet sonuç olarak, değil mi?
Korkunç bir bilgi kirliliği var ortada. Bilgi kirliliği kavramı psikolojik savaş terimlerinden biri. Üstü örtülmek istenen gerçeği bulandırmak amacı ile ortalığa saçılan ve gerçekle alakası olmayan, kolaylıkla yalan olduğu ispat edilebilecek bilgiyi ifade ediyor. Amacı hedefi bulandırmak ve insanların kafasını karıştırmak. Ben ortalığı yalan bilgi ile doldurma yeteneğine sahip değilim, sizin de böyle bir yeteneğiniz yok. Bu yetenek ancak istihbarat servislerine, onların yönlendirmesi ile medyaya ait. Eşref Bitlis suikastinde, Susurluk meselesinde, Danıştay cinayeti'nde vs.. hep bu yetenek kullanıldı ve oldukça başarılı oldu. Anlaşılan bundan alınan cesaretle aynı yöntemi kullanmaya devam ediyorlar ama bu kez çuval mızrağa sığmamış bulunuyor. Trabzon emniyeti, Mit İstihbarat şube müdürlüğü, Fettullah ve hükümet üzerinden operasyonun sahibi ortaya çıkmış bulunuyor. Piyonlara sizi en kısa süre içinde dışarı çıkaracağız sözü veren merkez olayın organize bir örgüt işi olduğunu saklamak için kıvranıyor. Keza Hayal içerden tehdidini bildiriyor o merkeze. Gazetelerde annesi babası üzerinden gönderdiği mesaj çarşaf çarşaf yayımlanıyor, bize hiç bir şey olmaz, içerden hiç çıkamayacaklar var. Nereyi tehdit ettiği o kadar açık ki, görmeyi bilen gözler için. İnsanlar göz kapaklarına görmelerine engel olacak bilim dışı yükler taşıtmadıkları sürece.

Sorular ortada idi zaten.
1- Bu cinayeti kim işledi, kime işletti?
2- Hedefi nedir?
3- Bu hedef için hangi unsurları, nasıl kullanıyor?
4- Bu süreçte, ben nerede duruyorum?
Cevaplar da ortada, herkes kendi cevabını kendisine versin.
Selamlar...
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

ÖncekiSonraki

Dön ARŞİV

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir