Paralı asker ABD kılıcı ile tehdit ediyor Türkiye'yi. Utanmazlık ve ahlaksızlık diz boyu. Şirazeden o kadar çıkmış durumdaki baklayı, tüm baklaları çıkarıyor ağzından. Türkiye'de son dönemde olanları anlayabilmek için başka hiç bir söze gerek yok, alın size Ahmet Altan. Lütfen her satırını dikkatle okuyun, her satırda büyük planın büyük alçaklığın itirafı var.
Türkiye bir iç savaşa mı gidiyor?
Türkiye gerçek bir seçim yaşayabilirse, ordunun ve yargı bürokrasisinin o sonsuz egemenliğinin sonuna geleceğiz.
Şemdinli olayında utanç verici bir anlaşma yaptığı ve bu anlaşmaya güvenerek cumhurbaşkanlığı stratejisini oluşturduğu anlaşılan AKP, kendisi için gidilecek demokrasiden başka bir yol olmadığını gördü.
Hiçbir siyasi partinin bu ülkede hukuk dışı kurnazlıklarla yapılacak işbirliğine dayanarak gerçek iktidarı ele geçiremeyeceğini anladı.
O yüzden AKP istese de istemese de, Türkiye’yi dünyanın bir parçası yapmayı ve demokrasiyi seçecek.
Bu, ordunun ve adli bürokrasinin hukukun sarsılmaz disiplini içine alınması demek.
Biz bu seçimlerden geçebilirsek, bir daha görevini tamamlamış bir cumhurbaşkanı “tek oy” almış birini rektör atama keyfiliğini, generaller muhtıra verme suçunu, anayasa profesörleri “siyasi çoğunluk devlet iktidarını istiyor” türünden saçma açıklamaları, Anayasa Mahkemesi de “oturum ancak 367 üyeyle açılır” gibi hukuki bir çarpıtmayı gerçekleştiremeyecek.
Peki, ordu ve yargı hukuk sistemi içine girmeye razı olacak mı?
Ordunun tavrına ve yargının kararlarına bakarsak razı olmak istemediklerini düşünmek için kuvvetli nedenler olduğunu algılarız.
Razı olmazlarsa ne yaparlar?
Hem Türkiye hem de dünya için dehşet verici ihtimaller bu soruyla başlıyor.
Bu kez “darbe yaparlar” deyip geçilebilecek bir durum yok ortada.
Çünkü bu sefer “darbeden” fazla şeyler olur.
Birincisi, zaten çok disiplinli olmadığı, kimin tarafından yazıldığı bile anlaşılamayan muhtıraların geceyarısı Genelkurmay’ın internet sitesine konmasından anlaşılan, ordu ciddi bir bölünme işaretleri veriyor.
Bir grup subayın ya da cuntanın, nasıl derseniz, Batı’dan ve demokrasiden kopup Rusya’yla hatta İran’la işbirliği yapmak istediği seziliyor.
Emekli generaller çok uzun zamandan beri bunun sinyallerini veriyorlar.
Ama bütün ordunun ve subayların aynı fikirde olmadığı da bir gerçek.
Batı’dan yana, NATO üyeliğinden yana, Amerikan ittifakından yana olan subaylar da var.
Bir darbe olması halinde bu iki grup, Türkiye’nin geleceğini kendi düşünceleri çerçevesinde biçimlendirmek için ne yapacaklar?
Böyle bir durumda Amerika’nın ve Rusya’nın kendi taraftarlarının kazanması için ellerini dirseklerine kadar Türkiye’nin içine sokacaklarını da unutmayın.
Bu ordunun bölünmesi ve ciddi bir iç savaş anlamına gelir.
İkincisi, cumhuriyet tarihinde hiç rastlanmamış başka bir ihtimalin ortaya çıkması.
Ordu hep silahlarını solculara, demokratlara, Kürtlere, Alevilere doğrulttu.
Bunlar, azınlıkta olan gruplar.
Ama bu kez darbe olursa silahlar Sünni dindarlara dönecek.
Yani orduyu oluşturan neferlerin ailelerine.
Annelerine, babalarına, kardeşlerine, amcaoğullarına, arkadaşlarına.
Neferler, diğer darbelerde olduğu gibi cuntacı generallerin emirlerini dinleyecekler mi?
Yasadışı bir hareketin parçası olup silahlarını ailelerine çevirecekler mi?
Bu da öyle kolayından “evet” denilemeyecek başka bir soru.
Bu iki gerçeği yan yana koyduğunuzda ve AKP’nin bu kez direnmek konusunda kararlı gibi gözükmesini de buna eklediğinizde, bir dahaki darbe girişiminin Türkiye’yi çok kanlı bir içsavaşa sürükleyebileceğini tahmin edebilirsiniz.
Cuntacılar ve hukukun dışına savrulan adli bürokrasi, gözü dönmüşlüğü darbeye kadar götürür mü, bilmiyorum.
Ama götürürlerse bu kez Türkiye büyük ve kanlı bir iç savaş yaşar.
Çok kanlı günlerden geçeriz.
Türkiye’yi dünyadan koparmaya çalışan cuntacıların, hukuka hiç aldırmayan hukukçuların bu ihtimalleri de düşünmesi gerekiyor.
Darbe çığırtkanlığı yapan, kendi iktidarını cuntacıların gölgesinde arayan, siyaseti çığrından çıkaran politikacılar da hesaplarını iyi yapsınlar.
Bu seferki darbe eskilerine benzemez.
Hiç kimse güvencede olmaz.
Umarım yasa dışına çıkan cuntacılar, hukuku hiçe sayan hukukçular ve darbe meraklısı politikacılar hayatın gerçeklerini çok zorlamazlar.
Çünkü Türkiye’yi tutuşturacak bir yangının kimi yakacağı artık hiç belli olmaz.
Ahmet Altan
21 Mayıs 2007, Pazartesi