İSRAİL'İN BEKÇİLİĞİ

[Mehmet Aydinli]

Ünlü politikacı ve spekülatör para babası George Soros “Türkiye’nin stratejik konum nedeniyle en değerli ihraç ürünü askeridir” sözlerini anımsarken Dünyanın her bölgesinde asker bulunduran A.B.D. neden Lübnan’a asker göndermediğini ,Rusya ve Çin ‘in neden asker göndermediğini bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Barışı sağlamak değil İsrail’in koruma gücü olarak ,Hizbullah’ı silahsızlandırma görevlendirilmesi kala kala bize kaldı herhalde?Fransa’nın 4000 askerini göndermesinden vazgeçmesi ve sadece 200 ordu mühendisi göndereceğini açıklaması komutanın orada verilen yani diğer bir deyişle ihalenin Türkiye’nin üzerine kaldığı anlaşılmaktadır. A.B.D destekli İsrail’in yenilgiye uğramasını içlerine sindiremedikleri ve sözde “barış gücü “adı altında başka ülkeleri buradaki ateş çemberinin içine çekmeye çalıştıkları Olmert’in şu sözleri ile”Suriye ile çatışma halinde ,askeri güç kullanma bakımından ,Lübnan’da uyguladığımız bütün sınırları kaldırırız” onaylanır gibi oluyor. İsrail Suriye’ye saldırırsa Hizbullah’ın Suriye’ye Lübnan’dan destek vereceği kesin. Bu durumda barış gücü iki ateş arasında kalacak. B.M. askerleri daha önce böyle bir olayla karşılaşmıştı. Yani iki ateş arasına kalmış bir çok asker ölmüştü. Ve bu seferki çok daha vahim sonuçlara gebe görünüyor Büyük Orta Doğu ateş çemberine tek yanlı “günü kurtarma “politikası anlayışı içerisinde bakılmaktadır.
ABD PKK ile görüşmek için eski genel kurmay başkanlarından Joseph Ralston'ı temsilci olarak ataması demek “bize Lübnan’da yardım edersen bizde size Kuzey Irak’ta PKK ye karşı yardım ederiz”anlamına gelmekle açıkça bir pazarlığın yolunu daha açmış oluyorlar.


Nedense, Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesiyle ilgili gelişmelerle, ABD'nin PKK ile mücadele özel temsilcisi ataması aynı döneme rastladı.



Lübnan’a asker göndermenin Ülke adına ve ulusal çıkarlar adına hiç bir menfaati bulunmamaktadır. Parti veya kişisel siyasi çıkarlar uğruna Lübnan’a asker göndermek demek sadece İsrail’in ve A.B.D ‘nin pisliklerini temizlemek demektir.
Falih Rıfkı Atay’ın 1. Dünya savaşı yıllarında Arabistan’da 4 Ordu komutanı Cemal Paşanın karargahında yedek subay olarak hizmet vermiş ,yaşadıklarını şöyle anlattı.”.......Silahlar ,toplar develer ve erzak hepsini ,hepsini verdik. Ve bütün seferden bize yine ve yalnız Türk çocuğunun isimsiz ,nişansız mezarından başka bir şey kalmadı”(sayfa 85)Zeytin Dağı kitabı.
Umarız bu sefer Falih Rıfkı Atay’ın anlattıkları yaşanmaz.