gönderen Alptekin Ağaoğlu » Prş Oca 05, 2006 8:28 pm
Biran merhaba.
Öncelikle Dağsohbetlerine hoşgeldin. Yazını okuyalı birkaçgün oldu. Foruma anlık müdahalelerden ötürü istediğim gibi yazını yanıtlayamadım.
O kadar güzel ki insanımız aslında. Köksal Ağaoğlu'nun üzerinde sık sık durduğu Ütopya.
Bu kavramı işlemeye başladığında samimi olmak gerekirse onun kaneviçesindeki motifi tam kurgulayamamıştım.
Gidittikçe ısındım. Çocuğun babasına söylediği şey aslında ütopya ve insan arasındaki yaratılış bağının sıkı sıkı imgesidir.
Hangimiz hayal kurarken sınırlara çarpmayız? Tel örgülere takılmayan hangi uçurtma vardır insan düşününde.
Bu tel örgüler bu sınırlar yaşla ilerleyen eğitim/eğitimsizlik, bilgi/bilgisizlik,din/dinsizlik,siyasilik/siyasisizlik....
Ben -"isiz" olamıyı isterdim. Yani bazen istiyorum. Şöyle bir hayvan vb. gibi sorgulamayan inanmayan organiza bir bağa (aile vb) ihtiyacı olmayan biri gibi.
Bunu bazen istiyorum. Bir çocuk (küçük bir çocuk) gibi düşleriyle sınırsız yaşabilen. Kazların uçabileceğine inanan...gökyüzünde geyik arabalarının süzüleceğine inanan....kırmızılı cicili bücülü hayaller...
Tabi yaş ilerledikçe kazların uçmadığını öğreniyorsunuz (eğitim)
Tebi yaş ilerledikçe gökyüzünde bir geyik arabasının süzülebileceğine inancınız kayboluyor. (inançsızlık)
Zamanla felsefesizlik/kaotik düşünce, tanrısızlık, siyasizlik herşeysizlik....
Aslında çocuktaki:
-"isizlik"
Şimdiki
-"isizlik" mi?
Ben yaratılıştaki ilk andan (insan olarak yaratıldığımdan mümkünatı olmadığından) "isizlik" hakkımı kaybettiğimden çocukluğumdaki "isizlik" bana çekici geliyor.
Konu oldukça tartışılır yani hoşça tartışılır bir konu.
Dağ sohbetlerine hoş geldin. Katkılarınla geldiğin içinde teşekkür ederiz.