gönderen İhsan Şahin » Cum Oca 01, 2010 6:30 pm
(Özellikle gurbet vurgunu yemiş gönül dostlarıma bu şiiri atfediyorum. İstanbul’da Hikmet Uygun’a , Elazığ’da Meltem kızıma , Gölcük’te Muzaffer ve İrfan kardeşlerime , Antalya’da İsmail Ayan’a , Gurbet diye inleyen herkese…..)
AYRILIK
Sarardı dalından düştü yerlere
Gelipte önümde durdu ayrılık
Rüzgar oldu attı, gurbet ellere
Sonunda murada erdi ayrılık
Doğrulmak istedim büktü belimi
Ekmeğe uzandım tuttu elimi
Menzile yaklaştım kesti yolumu
Dağ oldu araya girdi ayrılık
Uçtu birer birer yuvadan kuşlar
Sahipsiz ağacı her gelen taşlar
Baltacı gitmeden hızarcı başlar
Dal budak demedi kırdı ayrılık
Sanki yakan ateş, ateşten kordu
Ne halime baktı ne dönüp sordu
Düşmedi yakamdan yordu da yordu
Yetmedi yerlere serdi ayrılık
Viran etti zalim, gönül bağımı
Acımadan yedi gençlik çağımı
Solumu bitirdi şimdi sağımı
Ben kaçtım izimi sürdü ayrılık
Yedi dağ üstüne gezdim olmadı
Tırnakla dağları kazdım olmadı
Derdimi kağıda yazdım olmadı
Susarak beynimden vurdu ayrılık
Gözlerimde hüzün eksik olmuyor
Mevsimler geçmiyor çilem dolmuyor
Deli gönül sazım name çalmıyor
En acı kederle sardı ayrılık
Az gittim olmadı küstüm olmadı
Elimde silahım koştum olmadı
Çok seslendim ama duyan olmadı
Karşıya evini kurdu ayrılık
Gurbete düşürdü suçlu eyledi
Gönlüm gamla doldu dilim söyledi
Beni ocağımdan mahrum eyledi
Yar ile arama durdu ayrılık
Neresinden tutsam kavrayamadım
Ben bu elvedaya dayanamadım
Tükendi yüreğim onaramadım
Kalbimi kül eden hardı ayrılık