gönderen Bülent Altuncu » Sal May 01, 2007 9:00 pm
Ağustos sabahı serinliğinde başlarsın fındık toplamaya bir sabah. Öğle vakitleri güneş tepede, nem o biçim, ter sırtından aşağa akarken, dallardan düşen kuru yaprak parçaları ve ufanmış odun parçacıkları da girer atletinden içeri, önden ve arkadan.Saçlarına zaten parmak geçiremezsin.Derken hava kararır peşinden bir yağmur. Nası olsa battın batacağın kadar, yağmura rağmen devam edersin gözüne kestirdiğin parçayı bitirmeye. Parçada bitmiştir sende. Sırtında sepetin, belinde oğluğun dolu, tırmanırsın evin yokuşunu. Eve çıkarsın ki yağmur durmuş, ortalıkta bir serinlik, toprak kokusu. Bir duş alıp, üstünü değişirsin çıkarsın hayata. Hava bulutlardan dolayı karanlık, karşılara güneş yeniden vurmaya başlamış. Çayını yudumlarken içinde bir serinlik, bir ferahlık. 'Bu çaya hoş şeker atmaya bile gerek yoktu ki' diye düşündürtecek kadar güzel bir çaydır içtiğin karşıda güneşin vurduğu tepelere bakarken. Sigara içmeyi bile unutursun çayın yanında. İkinci bardakta ancak gelir aklına sigaran. Üçüncü bardak, Cezmi Ersöz'ün dediği gibi " çay henüz herşey bitmedi demektir". Yeniden güçlenirsin sabahtan beri çalışan sen değilmişsin gibi.
Resminin götürdüğü adres ve zaman böyle oldu benim için, teşekkürler.