Ev resimlerini biran evvel siteye gönderip önümdeki bu işten kurtulmaya çalışırken, her evle ilgili bir şey de yazmayı düşünemedim. Aslında çoğusunun içine girmiş olmakla beraber içine girmediklerimle de ilgili bir şeyler yazacak anılarım vardı. Mesela bu ev: çormaluk da top oynarken sis bastığında tek görünen evdi. Ha bir de çormaluğun üst tarafında çavuş Muhamet dayiganın evi görünürdü ki ne kadar da yayladan uzak bir yerde yapılmış diye düşündürürdü bize ( nasıl olduysa unutmuşum resmini çekmeyi). Resimde ki ev cami hocamız Resul dedeganın evi idi. Yıılardır ıssız. Bir de bir şeker bayramında bu evden farklı ve güzel şekerler aldığım aklımda kalmış. Ama bunlardan da öte nedense hep kenarda ve köşede olan şeyler dikkatimi çeker. Mesela çitle çevrili bir çayırın köşeleri veya Türkiyede Hakkari veya Artvin gibi. Mesela Şafleya dedeganın evi kamalidan bakınca sıcak sulara giden patikanın sonunda apayrı bir yerde tek başına dururdu. Onun oğlu da yine kamalinin tepesinde bir taşın üstünde yine izole bir ev yapmıştı ve neden bunlar böyle diye düşünmüştüm çocukluğumda. Bu yıl yaylaya gittiğimde gördüm ki Şafleya dedaganın torunu "kayışın" ( Muhammet Kama) evi ise dahada apayrı bir uçta çamur mahallesinin ucunda. Gel de düşünme.
