Bu Gün 23 Nisan (Maça mağlup başlayan çocuklara)

Gecmisimizle ilgili, paylasabileceginiz eski resimleri, burada hep beraber paylasmaya varmisiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Fatma Ozbilgi, Sami Ayan

Mesajgönderen Meltem Ayal Nacar » Pzt Mar 17, 2008 11:17 am

Yazı için teşekkürler diyeceğim. Siteyi detaylarıyla yeni yeni inceliyorum.
Bütün o yoksun olmalara rağmen belkide sadece bu tabloda yer alan çocuklar sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirmiştir, günümüz çocuklarıyla karşılaştırınca..
Şimdi çocuklar hırçın oluyor, hiperaktif oluyor, paylaşmayı sevmiyor vs vs
Bence çocukluklarını yaşayamıyorlar.7 yaşında 8 yaşında çocuklar dersanelere koşuyor haftasonu sabahın köründe.Ben kendi çocuğumun da benim çocukluğum gibi bir çocukluk geçirmesini isterdim. İlerde sağlam bir yapıya sahip olması için,onunda toprağa toza çamura ve de debeneklere ihtiyacı var :)
Meltem Ayal Nacar
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1329
Kayıt: Çrş Kas 08, 2006 9:40 am
Konum: yılda 20 gün çaykara diğer günler elazığ:)

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Sal Nis 22, 2008 11:05 pm

Ağrı Patnos’ta yol üzeri bir okul. Tenefüsteydiler.Durmam yetti dikkatlerini çekmeye. Kızlar çekingendi uzaktan baktılar, erkekler güvenli hissettikleri mesafeye kadar yaklaşabildiler. Ben utandım …

Resim


Onlar güvendikçe sevindi, yaklaştı.Fotoğraflarını çekeceğimi söyledim daha da sevindiler. “Abey nedecan fotograflarımızı, gazataya mı koyacan” diye sordular, yok saklayacağım deyince kürtçe sevinç çığlıkları attılar.Pozlarını verdiler bende buna karşılık topkeklerini verdim. İnanılmaz sevindiler bense inanılmaz utandığımdan bir daha pozlayamadım.

Resim


Bünyamin’i sabah 07 de göl kenarında ineklerini otlatırken gördüm. Arabadan indim ona baktım o da bana baktı ama hemen döndü. Tekrar baktığında fotoğraf çekeceğimi fark etti, tekrar yüzünü döndü ve bir daha bakmadı. Yolun kenarındaki uçurumdan aşağı inip yanına gittim. Artık tecrübe ettimiştim, bu yörede ki tüm çocuklar gibi ilişki kurmaktan ürküyordu ve tamamen iyiniyetli olduğumu göstermeliydim ona. Önce omuzunu tuttum sonra yanağını okşadım bütün buzlar erimiş oldu. Okuyormuş, öğlenciymiş, öğlene kadar işi inekleri otarmakmış. Sordum; okuyup ne olacaksın ? Onun gördüğü en saygın, en üst, en uzak ve erişilmez mesleği söylerken yüzünde sevinç ve umudun verdiği bir tebessümle beraber birazda utanma duygusu vardı. Çünkü Cezmi Ersöz’ün o çok sevdiğim sözündeki gibi “ yoksulluk özlemekten utanmaktı”. Sevinçle ümit ederek ama utanarak “imam olacağım abey” dedi. Ben ona doktor olmak istemezmisin veya pilot gibi meslekleri önerince bu sefer yerin dibine girdi.

Resim

Köy bakkalından elinde bir poşetle dönerken yakaladım onu. Fotoğraf çekmem için durup bana bakmasını istedim. Durdu. Güya kendinden emin ve rahatmış ifadesi vermek için ellerini ceplerine astı. Yüzünde yaşından büyük ifadelerle poz vermeye çalışırken ilk pozdan sonra ellerini farkeettim. Eller çok şey anlatır. Yüzünde hangi ifadeler olursa olsun bana elleri daha fazla şey anlatıyordu. Pantolonunun apış arasındaki sarılıksa yüzündeki kendinden emin ifadenin aksine geceleri nasıl korkulu rüyalarla uyandığını gösteriyordu ve belki gündüz bile...

Resim

Önce dedelerini gördüm. Yanına gittim nasılsın sordum. Sormaz olaydım. Doktor olduğumu daha söylemediğim halde başladı hastalıklarını saymaya, saydı saydı “bana bi çare “ dedi. Oğlun yok mu getirsin seni hastaneye dedim, bende ordayım diye ekledim. Orda bakmıyorlar dedi. Uzakta durup bakan torunlarına seslendim evden kağıt kalem alıp gelmeleri için. Getirdiler, reçetesini yazıp babalarına götürmelerini istedim ama önce bir poz verin de öyle dedim. Dedeleri görür görmez bana güvenmişti, başlarını yaslayacak omuz arayan torunları ise dedelerine...


Resim


Bu Muhammet varya bu Muhammet, yarım saat çeşmenin başında herkese fotoğraf çektimde bir buna çekemedim. Bir bisikletin tekerleklerinin arasından baktı, bir tezek yığınının kenarından, bir ablasının eteğinin. Ne zaman ki “çocuklar teşekkür ederim, hoşcakalın” dedim, en arkadan koşarak sıyrılıp geldi elimi tuttu ve öptü sonrada alnına vurdu. Daha üç yaşında var yok bok herif.


Resim


Acaba ne düşünüyor; nerden geldi buraya, niçin fotoğraflarımızı çeker, ne teni, ne saçları ne ayakkabıları hiç bize benzemiyor, kim bilir ne güzel yerlerde geziyordur, ne güzel arabası var, çocuğu varmıdır ne mutlu çocuğuna, babamın ezik davranmasına sebep ne, bir daha gelir mi, gözgöze gelirsek anlar mı içimden geçenleri, anlar anlar kesinlikle gelmemeliyim çok utanırım ...


Resim

Bu coğrafyada doğma şansızlığı yetmiyormuş gibi bir de mongol gel dünyaya diyesi geliyor insanın ama öyle değil. Herkes acınacak halde olduğundan kimse acıyarak bakmıyor ona. Herkes gibi yaşıyor, her haliyle kabul görüyor, hatta yaşıtlarının oturamadığı büyük adamlarla o oturabiliyor. Yok yok onun için en iyi yer burası. O doğdukları yerde öleceklerden. Diğerlerinden şanslı.

Resim

Adiloş bebe bu olsa gerek. Ahmet Arif’in dediği töreleri böyle diye, hasta düşmesin diye üç gün aç tutulup meme verilmeyen..

Resim


Abisi nasırlı elleriyle silse burnu acır, artık eskisi gibi arka cebinden mendilini çıkarıp çocukların burnunu silen köy öğretmenleri de kalmadı buralarda, o zaman aksın, Tayfun Talipoğlu’nun dediği gibi "derin derin iç çekmeyi öğrenir" şimdiden..

Resim

Çocukluğu çoktan bitmiş bu çocuk, yarın 23 Nisan’da yine bu çeşme başında olacak, yine kaplar yıkanacak, yine sular taşınacak, yine kardeşlerine bakacak, bu bayramda böyle geçecek

Resim

Yurdumun doğusunun, batısının, kuzeyinin, güneyinin maça üç sıfır bile değil, çok sıfır başalayan tüm çocuklarını tüm sevgimle kucaklıyorum.

Resim
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Çrş Nis 23, 2008 8:27 am



Sevgili Dr.Bülent,
Yorum yapacağın ve tam istediğin kareleri yakalayacağın bir yerde oluşun işte böyle şahane bir tablo oluşturmuştur...

Seni tebrik ederim..
Bu da kabiliyet isteyen bir şeydir,
Bunu her zaman zaten başarıyordun..Hele malzeme bol olunca daha kolay olsa gerek !!!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İrfan Altuncu » Çrş Nis 23, 2008 1:39 pm

Yeni ulaşabildiğim sayfalarından biride bu sayfa Dr.Bülent,baştan sona hepsi harika yorum yazmakla bitmez,teşekkürlerimi bir kez daha iletiyorum,eline sağlik......
Kullanıcı avatarı
İrfan Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 7263
Kayıt: Cmt Haz 23, 2007 1:33 pm
Konum: kocaeli

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Çrş Nis 23, 2008 6:44 pm

Toplumun ,insanlara en yakın nesne oluşu ve yaşadıkları ortam oluşu (hepimiz bir toplumda yaşıyoruz)başka insanlarla ortak varlığımız var .Başka dediğim farklı yörelerden olsun veya başka ülkelerde olsun herkesle ortak varlığımız var.Onlarla gelenekleri ,alışkanlıkları,dili,yasaları,baskııları ,sevinçleri vs .bir tanesini veya bir kaçını paylaşırız.Oysa bu toplumu nasıl tasarlıyoruz diye kendi kendimize sorduğumuzda bu kendiliğinden tasarım bizim bu toplum gerceği ile ve bizim tasarladığımız toplum ile uygun düşmez.
Çünkü toplumun karşılaştığı en büyük güçlük toplumu ve onun bütün ilişkilerini kendi önünde veya kendi dışında sınıflandırılmış olarak görmekteyiz.Eğitimden öğretime ,ekonomiden sosyal yaşama,dinsel öğretilerden bilimselliğe ,milliyetçiliktemn merkeziyetçiliğe kadar bıir kadar bütün yönleriyle sınıflantırılmış bir toplum görmekteyiz.
İşte yabancılaşma en genel çerçevesi ile insanların ve bireylerin birbirlerinden yada belirli bir ortamdan uzaklaşmarını sağlar.
Kendi kendisini yaratan ve kendisinin bilgisine sahip idea insan bilgi toplumsal bilgi aracılığıyla yeniden insanları edinme ilgisiyle karşılaşırız.
Bülentin her zaman ve her yerde bu yaptığı bu hareketini tebrik ediyorum.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Sal Tem 01, 2008 8:14 pm

Resim
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Sal Tem 01, 2008 8:14 pm

Resim
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Sal Tem 01, 2008 10:08 pm

Resimler, yorumlar, kompozisyon, hepsi çok tatlı, hepsi müthiş lezzetli. 1 tepsi baklava gibi geldi :) Çok teşekkürler dostum.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Ferit Kama » Pzr Tem 06, 2008 1:09 am

bülent amca eline yüreğine sağlık..
Kullanıcı avatarı
Ferit Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 283
Kayıt: Cum Eki 20, 2006 8:53 pm
Konum: SAMSUN MERKEZ

Mesajgönderen Ahmet Hamdi Kama » Pzr Tem 27, 2008 7:36 am

merhabalar bülent,

uzun zamandır site içerisinde dolaşmadım..

..büyük bir keyifle izlediğim vede okuduğum yazılarda bir anlamda kendi çocukluğumla ilgili anılar tazelendi gözlerimin önünde..kısa ama uzun bir yolçuluk yaptım..çok teşekkürler..dost..

..ellerine sağlık..
Ahmet Hamdi Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 386
Kayıt: Cmt Oca 20, 2007 9:28 pm
Konum: SAMSUN/MERKEZ

Önceki

Dön NOSTALJIK KARELER

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir

cron